Gökhan SIR 151820063012 ESOGU
  Mayıs Ayı Ekonomi Haberleri
 
Çağlayan: Otoda dev yatırımı gece saat 24.00’te konuştuk
      EKONOMİ SERVİSİ
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, otomotivde 800 milyon euro’luk yatırımla 5 bin kişiye istihdam sağlayacak yabancı yatırım konusunda son aşamaya gelindiğini söyledi
 
 
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’ye otomotiv yatırımı çekme konusunda çalışmaların devam ettiğini belirterek, “Daha dün gece (önceki gece) bakanlığımda, gece saat 24.00’te dünya devi otomotiv yatırımcılarından birinin temsilcileriyle beraber 2 saate yakın toplantı yaptık ve çok önemli mesafe kaydettik” dedi.
DEİK’e bağlı Türk-Katar İş Konseyinin, Katar İşadamları Derneği üyelerinden oluşan heyetin katılımıyla dün İstanbul’da düzenlediği toplantıda konuşan Bakan Çağlayan, 800 milyon euro’luk bu yatırımla 5 bin kişiye istihdam sağlanacağını söyledi.
‘Katar’la övünmüyoruz’
Türkiye’de her 24 saniyede 1 araç üretildiğini, her 30 saniyede üretilen aracın ise ihraç edildiğini belirten Çağlayan, şunları kaydetti:
“Bununla yetinmeyeceğiz. Şu anda dünya otomotiv yatırımcılarının çoğuyla temaslarımız devam ediyor ve birçoğu yatırımlarını Türkiye’de gerçekleştirmek ve yapmak istiyor. Yabancı bir firmayla bir hafta evvel el sıkıştık ve Türkiye’de yatırım yapma noktasında kendileriyle mutabakat sağladık. Bu yapılacak. Yabancı sermayeli bu yatırımla, yaklaşık 600 kişilik istihdam sağlanacak ve yılda yaklaşık 500 milyon euro’luk ihracat gerçekleştirilecek. Bahsettiğim bu projelerin realize olma süresi önümüzdeki üç yıl.”
Katar’daki kişi başına milli gelir ve GSYİH oranları dikkate alındığında, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 480 milyon dolar seviyesinde bulunmasının kendileri açısından çok da övünülecek bir rakam olmadığını ifade eden Bakan Çağlayan, “Bunun milyar dolarlar seviyesinde yapılabileceğini çok net ortaya koyan bir coğrafyaya, ortak kültüre ve ortak ekonomik altyapıya sahibiz” dedi.
Çağlayan, Türkiye’nin demir-çelik, çimento ve beyaz eşyada, dünyada ve Avrupa’da çok önemli bir yere geldiğini, Türk müteahhitlik sektörünün önemli başarılar elde ettiğini, son 5 yılda Katar’da Türk müteahhitlerinin 5 milyar doların üzerinde proje gerçekleştirdiğini kaydetti.
 
Katar toplantısında Çalık ve Lusail yoktu
Katar’la ilgili düzenlenen dünkü yatırım toplantısına Türk müteahhitlerin ilgisi dikkat çekti. Toplantıya Türk tarafından 43 grup katıldı. Bunların 22’si müteahhitlik firmasıydı. Katar tarafı ise yalnızca dört şirketle temsil edildi.
Katar’dan toplantıya katılan işadamı sayısı ise dokuz ile sınırlı kaldı. Sabah-atv grubunun Katarlı ortağı Lusail’den ise toplantıya katılım olmadı. Sanayi Bakanı Çağlayan’a, ‘ne Katar Emiri’nin sahip olduğu şirketlerin, ne de Çalık grubunun toplatıya katılmaması’ hatırlatıldığında, şöyle yanıt verdi: “Neden katılım olmadığını bilmiyorum. Bu toplantıyı ben düzenlemedim yalnızca konuk olarak davet edildim.” Bir gazetecinin “Katar ziyaretinizde bu anlaşmaya şahit oldunuz mu?” sorusu üzerine de Çağlayan, “Şahit olmadım” dedi.
Artık hedefe değil tahmine bakılsın
ANKARA Milliyet
Merkez Bankası yüzde 4 hedefiyle yola çıkılan enflasyonun yılı yüzde 9.3’le kapatacağını tahmin etti. Başkan Yılmaz, “Artık beklentilerinizi hedefe göre değil, tahmine göre oluşturun” dedi
 
 
Merkez Bankası, global piyasalardaki dalgalanmayla petrol ve gıda fiyatlarındaki artışın etkisiyle enflasyon tahminlerini yukarı çekti. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2008 enflasyon tahminini yüzde 9.3 olarak açıklarken, bu tahminin tutması için faiz oranlarının yükseleceği sinyalini verdi. Yılmaz, “Enflasyon, vatandaşın cebinden alınan kanunsuz bir vergidir. Yüzde 4 enflasyon hedefine ulaşılması iki yıldan uzun bir süre alacak” dedi.
Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Daha önceki açıklamalarında sürekli beklentilerin hedefe göre oluşturulmasını vurgulayan Yılmaz’ın bu kez tam tersini söylemesi dünkü toplantıya damgasını vurdu. 2008 enflasyonun yüzde 4 olan hedefin iki katını aşarak yüzde 9.3 olacağını, yüzde 4’e ise ancak 2011’e ulaşılabileceğini tahmin eden Yılmaz, tüm ekonomik birimlerin beklentilerini enflasyon hedefine göre değil, tahmine göre oluşturmasını istedi. 

‘Bilmesem ne güzel derdim’
Bir gazetecinin, Yılmaz’ın bundan önce özellikle kamu ücret artışlarında hedef enflasyonun baz alınmasına yönelik açıklamaları bulunduğuna dikkati çekerek, “Çapa olarak enflasyon tahminlerinin baz alınmasını önerdiğiniz gruba kamu da dahil mi?” diye sorması üzerine Merkez Bankası Başkanı, “Evet, dahil” karşılığını verdi. Kamudaki ücretlere enflasyon farkı verildiği için bu yılın etkilenmeyeceğini ifade eden Yılmaz, önümüzdeki yıllar için yapılacak düzenlemelerde ise tahminin esas alınması gerektiğini ifade etti.
Yılmaz, “Merkez Bankası Başkanı olmasanız, bu açıklamaları ekrandan dinlerken ‘eyvah’ der miydiniz?” sorusunu, “Merkez Bankası Başkanı’nın bilgilerine sahip olmasam, ‘ne güzel’ derdim” diye yanıtladı.
 
 
‘Başarı grafiğimiz yok, bu bir kredibilite sorunu’
İki yıl üst üste enflasyon hedefini tutturamadıklarını, açık enflasyon hedeflemesine geçtiklerinden bu yana bir başarı grafiklerinin bulunmadığını belirten Yılmaz şunları söyledi:
“Bu önemli bir kredibilite sorunu, kabul ediyoruz. Bize düşen, kararlılığımızı topluma iletmek. Gerekeni yapmaya devam edeceğiz. Verdiğiniz sözü sürekli tutmazsanız bu yalana dönüşür. ‘Bize inanın’ derken söylediğimiz şu: Enflasyon kanunsuz bir vergidir. ‘Enflasyon saptı burada bırakalım’ diyemeyiz.”
AB’nin bir çapa olması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Uluslararası camiaya bugüne kadar yapılanların yapılmaya süreceği konusunda bir yeşil ışık yakmak için IMF ile parasız bir anlaşma olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Yılmaz, IMF ile ilgili yapılan anlaşma neticesinde enflasyon hedefinin revize edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verilmediğini, ancak Para Politikası Kurulu’nda bu konunun tartışıldığını anlattı.

‘Gıda enflasyonu 2008’de % 13, 2009’da % 8 olacak’
Enflasyonun tüm dünyada artış eğiliminde bulunduğunu, bunun ana nedeninin ise petrol ve gıda fiyatları olduğunu anlatan Yılmaz, 2009’da enerji, gıda ve hizmet fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerindeki etkisinin 5 puana yaklaşabileceğine işaret ederek şu bilgileri verdi:
“2008 sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımımızı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükselttik. Bu durum, 2008 enflasyon tahminimizin yaklaşık 1.2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden oldu. 2009’da gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşeceğini varsayıyoruz. Bu değişikliğin 2009 enflasyon tahminine etkisi 1.1 puan oldu. 2009’da enerji kalemleri dışındaki (tütün ürünleri ve diğer dolaylı vergiler gibi) mal fiyatlarının sabit kaldığı varsayımı altında; enflasyonun yüzde 4 düzeyine düşebilmesi için gıda, enerji ve tütün dışındaki malların fiyatlarında yüzde 3 civarında deflasyon kaydedilmesi gerekmektedir.”
Amaç, iktisadi faaliyetin olumsuz etkilenmemesi
Enflasyonun 2009 sonunda yüzde 4 düzeyine inmesi için sadece ikincil etkileri değil aynı zamanda 2008 ve 2009’da devam etmesi beklenen doğrudan etkileri de bertaraf edecek bir politika tepkisi verilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz şöyle dedi:
“Böyle bir tepki ise iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen dalgalanmalara yol açabilir. Bu nedenle enflasyonun 2009 sonunda yüzde 4’ün üzerinde gerçekleşeceği öngörülmektedir.”
Ancak tüm bunların, Merkez Bankası’nın daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmediğini vurgulayan Yılmaz, “Tahminler para politikasının kademeli ve ölçülü bir şekilde sıkılaştırıldığı bir duruşa göre yapılmıştır” dedi. Yılmaz kamuya da mali disiplin uyarısında bulundu.
Piyasada nakit sıkıntısı olduğu yönündeki değerlendirmelerine katılmadığını da kaydeden Yılmaz, “Büyümede bir yavaşlama olacak, hiç şüphemiz yok. Ama bunu durgunluk olarak görmüyoruz” dedi.
 
ABD’li cilt uzmanı Obagi Türkiye’ye yatırıma geldi
 
 
ABD’de cilt sağlığı ve ürünleri pazarında yüzde 25’lik payla lider olan Obagi Medical, 2 yıl içinde 3 milyon euro’luk bir yatırımla Türkiye’de bir eğitim üssü açmaya hazırlanıyor.
Türkiye pazarına girişi dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Obagi Medical CEO’su Mazen Youssef, Türkiye’yi yakından izlediklerini belirterek, “Eğitim konusunda yatırım yapacağız ve Türk hekimleri ile birlikte diğer ülke hekimlerini de burada eğiteceğiz” dedi.
Dünyada dermatolog hekimler arasında akla ilk gelen ve sektöründe ‘otorite ve referans’ olarak kabul edilen Dr. Zein E. Obagi ise sözlerine büyük dedelerinin Adana’da yaşadıklarını söyleyerek başladı. Türkiye ile bir gönül bağının olduğunu belirten Dr. Obagi şunları söyledi: “Biz tıbbi tedaviler veriyoruz. Amacımız Türkiye üzerinden komşu ülkelere de ulaşmak.”
Julia Roberts ve Ricky Martin olmak üzere Hollywood ünlülerine hizmet veren Dr. Obagi, aynı zamanda plastik cerrah ve dermatologlara eğitim veren bir uzman olarak tanınıyor.
Elektrikte beklenen özelleştirme başladı
AA
 
Enerji sektöründe uzun süredir beklenen özelleştirmelere, 4 dağıtım bölgesinin satışa çıkarılması ile düğmeye basıldı. Elektrik dağıtımda, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. (Başkent EDAŞ), Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ), Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. ile Aras Elektrik Dağıtım A.Ş. için ihale süreci başladı. Haziran ve Temmuz aylarında son tekliflerin alınacağı dağıtım bölgelerinde ihale sürecinin, yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Blok satış yöntemiyle gerçekleştirilecek ihalelerde, hisseleri satışa konu şirketler için teklifler ayrı ayrı verilecek.
Yatırım yapma şartı ve kayıp kaçak oranını düşürme taahhüdü istenen ihalelerde, 2 milyar doların üzerinde gelir bekleniyor.
Lüks mobilyacı Frau F1 pilotuyla Etiler’de
Eylem Türk
İtalyan Poltrona Frau, Türk firması BMS ile distribütörlük anlaşması yaptı. Şirket üç yeni markasının tanıtımını Etiler’deki mağazada F1 pilotu Felipe Massa’yla yapacak
 
 
Beyaz Saray ve Avrupa Parlamentosu’nun mobilyacısı olarak tanınan İtalyan mobilya firması Poltrona Frau, Türkiye’de hedef büyüttü.
Türkiye’de BMS ortaklığıyla faaliyet gösteren Poltrona Frau’nun cirosunun, geçen yıl 4 milyon euro olduğunu söyleyen BMS Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Neslihan Işık, bu yıl ciroyu ikiye katlamayı hedeflediklerini belirtti.
Poltrona Frau’nun daha önce, BMS’nin de aralarında olduğu birkaç firma tarafından satıldığını ifade eden Işık, distribütörlük anlaşmasıyla Türkiye’de tek satış noktası haline geldiklerini, merkez İstanbul olmak üzere İzmir ve Antalya’da bayileri olduğunu söyledi.
Firmanın bünyesine üç markayı kattığını belirten Işık, “Geleneksel el işçiliğiyle deri mobilya üreten Poltrona Frau, kökleri 19’uncu yüzyılın başlarına dayanan Alias, Gufram ve Thonet adlı markalarını bünyesine kattı. Bu markaların tanıtımını 8 Mayıs’ta düzenleyeceğimiz toplantıda F1 pilotu Felipe Massa ile gerçekleştireceğiz” dedi.
Dekorasyon hizmeti veriyor
Poltrona Frau’nun konser salonu, müze gibi yerleredekorasyon hizmeti de verdiğini kaydeden Işık, “Türkiye’de de bu hizmeti vereceklerini söyledi. İstanbul’da bir konser salonuyla ve bir butik otelle dekorasyon faaliyetine başlayacaklarını anlatan Işık, bu yöndeki hizmetlerini artıracaklarını kaydetti.
Ferrari’ye deri kaplama
Işık şöyle devam etti: “Poltrona Frau ev ve ofis çözümlerinin yanı sıra Ferrari, Maserati, Rolls Royce, BMW ve Mini Cooper, Lancia gibi üst sınıf otomobillerin iç deri kaplamalarını da üretiyor. Helikopterlerin iç deri kaplamaları ile Alitalia, Japon ve Singapur Havayolları’nın da iç mekan tasarımlarını gerçekleştiriyor.
Ayrıca Cantieri Riva, Azimut ve Ferretti’yi içeren seçkin teknelere iç mekân tasarım hizmeti veriyor.”
Ofis mobilyasıyla işe başladılar
 ABD’de Art Center College of Design’da endüstri ürünleri tasarımı eğitimi alan Neslihan Işık, Herman Miller için mobilya tasarlamış. Türkiye’ye dönerek 2005’te  aile şirketinde çalışan Işık, BMS’nin 1989’da kurulduğunu söyledi.
BMS’nin öyküsünün Olivetti Ofis Mobilyaları ithalatıyla başladığını belirten Işık şöyle devam etti:
“B&B Italia Ofis Mobilyaları ithalatıyla yolumuza devam ettik. 1995’te Herman Miller’in genel distribütörlüğünü aldık. Zaman içinde Tecno, Fantoni ve Lapalma gibi İtalya’nın ünlü ofis mobilya firmalarını da bünyemize kattık.”
FDF’nin düşürüleceği Merkez’le konuşuldu
Ahu Özyurt
Faiz dışı fazla (FDF) oranının 3.5’e çekilmesini ‘kısmen gevşeme’ olarak değerlendiren IMF Temsilcisi, Merkez Bankası’nın enflasyonist gelişmeler nedeniyle hemen faiz artırmasının etkili olmayacağı tahmininde bulundu
 
 
IMF Türkiye masası şefi Lorenzo Giorgianni, yüzde 3.5’e indirilen faiz dışı fazla (FDF) hedefini hükümetle ve Merkez Bankası’yla da görüşerek kararlaştırdıklarını söyledi. Giorgianni, indirimi ‘kısmen gevşetme’ olarak yorumladı.
Türkiye’nin IMF ile yürüttüğü 7’nci istikrar programının sonuna gelinmesi nedeniyle Milliyet’e konuşan Giorgianni, yüzde 3.5’e indirilen FDF hedefini hükümetle de Merkez Bankası’yla da (MB) görüşerek kararlaştırdıklarını söyledi. Lorenzo Giorgianni, “Hükümetin yaptığı aslında, milli geliri revize ettikten sonra FDF rakamını da ona göre kısmen gevşetmek oldu.
Sonuçta hedef rakam geçen yılkinden farklı olmayacak. Hükümet talepteki azalmayı ve büyümedeki zayıflamayı da hesaba katarak enflasyonla nasıl mücadele edeceğini değerlendirdi. Sonuçta ortaya çıkan rakamı büyümeyi artıracak tedbirlerde kullanmayı önerdiler. Altyapı yatırımları ve istihdam vergileri gibi bizim de desteklediğimiz tedbirler gündeme getirdiler. Buna gevşeme yerine az sıkılaştırma diyebiliriz” dedi. 

Hemen artıma etkili olmaz
Maliye’nin sıkı mali disiplini hafifletmesi halinde MB’nin para politikasıyla enflasyon mücadelesini desteklemesi gerektiğini belirten Giorgianni, yerel seçim öncesi hükümetin mali disiplini elden bırakacağı endişelerini de değerlendirdi. Giorgianni, açıklanan orta vadeli tedbirlerin hükümetin bu yeni kaynağı nasıl kullanacağı konusunda bağlayıcılık taşıdığını, analistler ve yatırımcıların da hükümetin plana ne kadar sadık kalacağını izleyeceğini söyledi.
Artan gıda ve enerji fiyatlarının MB’nin enflasyon hedeflemesini çok zorlaştırdığını söyleyen Giorgianni, “Yatırım ortamı çok daraldı ve kurdaki değer kaybı ile birleşince bu manzara kusursuz bir fırtınaya dönüyor. Gerçi MB son raporunda bu durumu çok sağlıklı yorumladı ve hedefi yükseltti, bazı şok faktörlerinin kolay kolay geçmeyeceğini kabul etti.
Bununla mücadele için hemen faiz artırmanın etkisi olmaz. Banka, piyasa içinde rakamların yerine oturmasını bekleyecek. Yüzde 4’lük hedefe ulaşmak zaman alacak ama bu arada para politikasını sıkılaştıracak ve gerektiğinde faiz artırabilecek” diye konuştu.
 
‘Benden kolay kurtulamazsınız’
Programın bitince Türkiye’ye seyahatlerini özleyip özlemeyeceğini sorduğumuz Giorgianni, “Benim Türkiye ile bağlarım kopmadı, benden kolay kurtulamazsınız” dedi. Giorgianni, “Hükümet davet ettikçe gelmeyi isterim. Çok arkadaşım var, yemeklerine ve Türk sahillerine bayılıyorum. Ben Güney İtalya’danım, Türkiye’ye gelince annemin yemeklerini hatırlıyorum” diye konuştu.
 
IMF çıpası gerekmeyebilir
Program sonrası süreç için hükümetin henüz IMF ile herhangi bir temasının olmadığını belirten Lorenzo Giorgianni, “Mali disiplin devam ederse, MB’nin para politikaları mikro reformlarla desteklenirse IMF çıpasına gerek de kalmadan Türkiye iyi bir büyüme yakalayabilir. Biz olmadan da yola devam edebilirsiniz” dedi.

Enflasyon tsunamisi
Kemal Derviş’in gelişmekte olan ülkelerin enflasyon tsunamisi ile karşılaşabileceği uyarısını da yorumlayan Giorgianni, “Turkiye gibi gelişmekte olan ülkeler sert bir rüzgara doğru yol alıyor. Yatırım ortamı sıkışıyor, enflasyon şokları var, iç politikada belirsizlikler var. Doğal olarak büyüme yavaşlayacak, enflasyon artacak, cari açık tahminen artacaktır. Ama doğru politikalarla bu fırtınalar aşılabilir hatta büyüme daha sağlam hale gelir” diye konuştu

Dava siyasi risktir
“AKP hakkında açılan dava politik belirsizliği artırdı. Buna karşı alınacak tedbir yatırımcı güvenini artırmaktır” diyen Giorgianni bu tedbirleri de mali disiplinden şaşmamak ve yapısal reformları sürdürmek olarak sıraladı.
Bu evlere yakıt faturası gelmiyor
Fehim Genç
Alman BASF şirketi, ısınma maliyeti sıfır olan ev modeli tasarladı. 8 bin lojmanını yeni sisteme dönüştürmeye başlayan şirket, Türkiye’de de danışmanlık yapabileceğini açıkladı
 
 
Dünyanın en büyük kimya şirketi BASF, ısıtma maliyetini sıfıra indiren yeni bir ev modeli geliştirdiğini açıkladı. BASF’ın yapı şirketi olan Luwoge’nin genel müdürü Matthias Hensel, yeni model evin duvarları ve çatısının neopor adlı yalıtım malzemesiyle kaplandığını, evin radyatör özelliğine sahip camlar ve klimayla ısıtıldığını söyledi.
Havalandırma sistemiyle dışarı atılan kirli havadaki ısının, temiz havanın ısıtılmasında kullanıldığını belirten Hensel, bu şekilde yüzde 85 oranında tasarruf sağlandığını söyledi. Sistemin çalışması için gereken enerjinin yazın güneş panellerinden kışın ise şehir şebekesinden karşılandığını belirten Hensel, şu bilgileri verdi:
“Almanya’daki yasalara göre evlerde elektrik üreten cihazlar, ihtiyaç fazlası elektriği şehir şebekesine veriyor. Sayaçlar şebekeden alınan ve şebekeye verilen elektriği iki yönlü ölçüyor. Bizim inşa ettiğimiz evlerde ısı tasarrufu maksimum düzeyde olduğu için sistem şebekeden çektiği elektrikten daha fazlasını şebekeye veriyor. Dolayısıyla bu evlerde oturanlar ısınma ve sıcak su için fatura ödemiyor.”

Eski evlere de uygulanıyor
Sıfır enerjiyle ısıtılan ev modelini, öncelikli olarak BASF’a ait 8 bin lojmana uygulamaya başladıklarını kaydeden Hensel, şunları söyledi:
“Avrupa’nın 9 ülkesinde 25 farklı projede enerji verimliliği konusunda danışmanlık yapıyoruz. Projelerden en büyüğü Fransa’nın Lille kentinde yürütülen 40 bin konutluk bir proje. Avrupa’nın diğer ülkeleri ve Türkiye’ye de danışmanlık vermeye hazırız.”
Luwoge tarafından geliştirilen sıfır enerji maliyetli evlerin metrekaresinin 1750 euro’ya malolduğunu belirten Hensel, bu maliyetin yüzde 70’inin işçilik bedeli olduğunu söyledi. Sistemin eski evlere de uygulandığını kaydeden Hensel, şöyle konuştu:
“Bu sistemi eski evlere de uyguluyoruz. Almanya’da eski evler metrekare başına yılda 20 litre benzine eşdeğer enerji maliyetiyle ısıtılıyor. Hükümet, ısıtma maliyetini 7 litreyle sınırladı. Biz daha iyisini nasıl yaparız diye yola çıktık ve metrekare başına 5, 3 ve 1 litre benzine eşdeğer enerji tüketen ev modelleri de geliştirdik. Eski evlerin düşük enerji tüketen şekilde yenilenmesi ise metrekare başına 1200 euro’ya maloluyor.”
 
10 kilometrekarelik alanda 200 fabrikadan oluşuyor
BASF fabrikası Ren nehri kıyısında toplam 10 kilometrekare alan üzerinde faaliyet gösteriyor. Fabrika kendi içinde 200 ayrı fabrikadan oluşuyor. Fabrikada 33 bin kişi çalışıyor. Çalışanların 5 bini Ar-Ge bölümünde görev yapıyor.
BASF’nin portföyünde kimyasallar, petrol ve gaz, tarımsal ürünler, gıda ürünleri, plastik ürünler ile performans artırıcı ürünler yer alıyor. 2007 yılında 58 milyar euro ciro yapan şirketin tüm dünyadaki çalışanlarının sayısı 95 bin kişi. Şirket hisseleri Frankfurt, Londra, New York ve Zürih  borsalarında işlem görüyor.
Pınar, ‘çocuk sütü’ üretti
EKONOMİ SERVİSİ
Vitamin ve mineral destekli ‘Pınar Çocuk Sütü’nü üreten Pınar Süt, bu yıl 10 milyon euro yatırım yapacak. Firmanın et, peynir ve dondurulmuş ürün alanındaki yeni çeşitleri yolda
 
 
1-9 yaş arasındaki çocuklara özel vitamin ve mineral destekli çocuk sütü üreten Pınar Süt, bu grupta yıl sonuna kadar 2 bin ton üretim ve 4 milyon YTL ciro hedefliyor. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, yüzde 26 payla pastorize süt pazarında lider olduklarını, pazarlama hariç 10 milyon euro yatırım yapacaklarını söyledi. Kalpaklıoğlu, “Bu yatırım daha çok kapasite artırımına yönelik olacak. Pazarlama amaçlı 31 milyon YTL yatırım yapamayı hedefliyoruz” dedi.
Gıda grubunun geçen yıl 1 milyar YTL ciro yaptığını işaret eden Kalpaklıoğlu, “Satışta yüzde 25, ihracatta yüzde 20 büyüme hedefliyoruz. Arap ülkelerinde bilinirliğimiz yüksek Mısır ile Suriye’de de büyüme kaydedeceğiz. Ayrıca sütün yanı sıra peynir, et ve dondurulmuş ürün çeşitlerimizi hem artıracağız hem de ambalaj değişimine gideceğiz” diye konuştu. 

7.5 milyar litre süt
Kuruluduğu günden bu yana 33 yıllık süreçte 7.5 milyar litre süt sattıklarını ifade eden Kalpaklıoğlu, “Hesapladığımızda Türkiye’de herkesin 110 litre Pınar süt içtiğini söyleyebiliriz” dedi. Türkiye’de yıllık 11 milyon ton süt üretimi olduğuna değinen Kalpaklıoğlu, sütlerin yüzde 40’ının pazara ulaşmadığını, yüzde 35’nin sokakta satıldığını, sadece yüzde 25’lik bir oranın sanayide kullanıldığını belirtti.
Yem fiyatlarındaki artışın kalıcı  olacağına dikkat çeken Kalpaklıoğlu, yılın ilk 4 ayında gıda tüketiminin düştüğünü söyledi. Maliyet artışlarının fiyata yansıtılması davranışının 4-5 yıl öncesinde terk edilediğini vurgulayan Kalpaklıoğlu, “Bu çok gerilerde kaldı” dedi.
 
9.5 litre süt içiyoruz
Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Azmi Gümüşlüoğlu da 1-9 yaş aralığındaki
çocukların 11.2 milyon ile toplam nüfus içinde yüzde 60 pay aldığına değindi. Gümüşlüoğlu, şunları söyledi:
“Yıllık kişi başına süt tüketimi İspanya’da 103, İsveç’te 102 litre. Yunanistan’da 34 litre olan bu rakam Türkiye’de ise 23 litre civarında.  Ancak açık süt satışlarıda olduğu için kesin bir rakam söylemek güç. Paketli sütü baz aldığımızda ortaya çıkan
rakam 9.5 litre.”
Denizbank’tan tarıma 300 milyon YTL destek
EKONOMİ SERVİSİ
Yaklaşık üç buçuk ay sürecek olan Tarım Şenliği projesini başlatan Denizbank bu sürede 150 bin üreticiye 300 milyon YTL finansman desteği sağlamayı hedefliyor
 
Denizbank, Dünya Çiftçiler Günü’nde yurt çapında etkinliklerle kutlanacak “Denizbank Tarım Şenliği” projesini hayata geçirdi. Bugün başlayan ve 30 Ağustos’a dek sürecek olan şenlik, 65 il, 813 ilçe ve 31 bin 535 köyü kapsayacak. 6 milyon euro’ya mal olan şenlik kapsamında konserler, çiftçilere yönelik uygulamalı eğitim seminerleri, köylerde düzenlenecek tarım sohbet toplantıları, hediye çekilişleri, avantajlı alışveriş kampanyaları yapılacak. Şenlik kapsamındaki köylerde yaşayan ve maddi imkanı olmayan çiftçi ailelerinin başarılı çocuklarına TED işbirliğinde tam eğitim bursu sağlanacak.
Şenlik boyunca 150 bin üreticiye 300 milyon YTL finansman desteği sağlamayı hedefleyen DenizBank, tüm üreticilere SMS ile cep telefonundan Üretici Kart başvurusu yapma imkanı da sunacak. Kırklareli/Lüleburgaz, Bursa, Konya, Kayseri, Manisa, Samsun, Adana ve Şanlıurfa’da yapılacak konserlerde Seda Sayan sahne olacak.
Şenlik projesinin tanıtımında konuşan Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, tarım sektöründe kredili üretici sayısını 180 binin üzerine çıkardıklarını söyledi. Sektördeki kredi tutarında 1 milyar YTL’yi aştıklarını belirten Ateş sözlerini şöyle sürdürdü:

Hedefler tuttu
“Hedefimiz 2008 yılı sonunda 330 bin kredili üretici sayısına ulaşarak, toplamda 1.5 milyar YTL’lik kredi tahsis etmek. 2012 yılında Türkiye’deki her 4 çiftçiden birinin Denizbank müşterisi olmasını istiyoruz.”
Ateş, Denizbank’ın ilk çeyrek bilançosuna ilişkin bir soru üzerine, kâr oranlarındaki artıştan memnun olduklarını söyledi. Bankanın dün İMKB’ye yaptığı açıklamaya göre ilk çeyrek konsolide net kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.7 artışla 84.9 milyon YTL oldu. Ateş, “Biz çok memnunuz, sonuçlar hedeflerimizin üzerinde. İnşallah sene sonuna doğru da öyle olacak. Çok süratli bir bilanço büyümesi var” dedi.
 
‘Tarişbank’ı aldık, işi öğrendik’
Denizbank’ın özel bankalar arasında tarım sektörüne destek sağlayan birinci banka konumunda olduğunu ifade eden Hakan Ateş, “Artık Türk bankacılığı puslu camlar arkasından tarım sektörüne bakmayı bırakmalı” dedi. Ateş, tarımla ilgili olarak Denizbank’a birtakım eleştiriler yapıldığını duyduklarını, bunların çok komik bazı iddialar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Yok ipotek alıyoruz da o ipoteği başkalarına peşkeş çekiyoruz da... Bu kulağımıza gelen... Çiftçimiz, köylümüz üreticimiz biliyor. Eğer siz bu sektöre destek vereceksiniz verin. Kim size engel oluyor? Verenlere niye çamur atıyorsunuz? Komik ötesinde iddialar... Tarişbank’ı TMSF’den aldık bu işi öğrendik, Anadolu’ya yayıldık. Tarişbank’ı Denizbank almasaydı kapatılacaktı.”
Filipinler’in Bağımsızlık Anıtı’nın saati Konyalı’dan
Eylem Türk
Konyalı Saat, yurtdışına ‘kule saati’ ihracatına başladı. Filipinler’in başkenti Manila’daki Bağımsızlık Abidesi’nin saatini yapan şirketin Estonya’da da projeleri bulunuyor
 
 
İhraç ürünleri çeşitliliğine kule saati de eklendi. Türkiye’de pek çok kulenin saatlerini temin eden Konyalı Saat, Filipinlerin başkenti Manila’ya ‘kule saati’ ihraç etti.
Baba mesleğinin saatçilik olduğunu söyleyen Konyalı Saat’in sahibi İhsan Nalçacı, “Şu anda Türkiye’de 800 civarında kule saatimiz var. Yurtdışında da projeler yapıyoruz” diye konuştu. Yurtdışında Filipinler ve Estonya’da projeleri olduğunu kaydeden Nalçacı, “Manila’da Bağımsızlık Abidesi’ndeki saat bizim saatimiz” dedi.
Nalçacı, Filipinler’deki saat ile ilgili yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Gönderdiğimiz saat uydu kontrollü. GPRS’ten haberleşiyor. Saatleri Türkiye koordinatlarına göre ayarladık, çalıştırdık. Gönderdik. Takıldıktan 1.5 ay sonra bizi aradılar. Çalışmıyor dediler. Anlattık, çizdik, tek tek fotoğraf çektik ayrıntılı olarak anlattık. Ama yapamadılar. Biz de atlayıp Manila’ya gittik. Ve bir dakikada çalıştırdık. Şaşırdılar. Biz buradan 3 bin kilometre yol uçtuk, sadece bir tuşa basmak için. Böyle enteresan bir hatırası var.”

Otomatta kahve de satıyor

Konyalı saatin yıllardır, kol saatleri, duvar saatleri, meydan saatleri, yarışlarda kullanılan özel ölçüm sistemleri alanında faaliyet gösterdiğini belirten İhsan Nalçacı, “Bunun yanı sıra Erben ismiyle kontrol ve ödeme sistemleri sektörüne girdik. İçecek otomatları ve akıllı kart sistemleri de kuruyoruz” diye konuştu.
Nalçacı şunları söyledi:
“Şu anda Türkiye’de 1000 tane içecek otomatımız var. Franchise da verdik. Bununla birlikte toplam 1700 makinemiz bulunuyor. Bu alanda beklemediğimiz bir büyüme sağladık. Ama çok zor iş. Çünkü makine makine, 25 kuruş, 50 kuruş parayı topluyoruz. Sonuçta 50 kuruşa kahve satıyorsunuz ve müşteriyi memnun etmek zorundasınız. Eninde sonunda bir makine bu. Sonuçta makine hata yapabiliyor, parayı yutabiliyor. Makineye kızılıyor, makine yanıt veremiyor. Kendini savunamıyor, hep bizim kulağımız çınlıyor. Ama bu iş böyle. Bilerek girdik bu işe.”
‘Lavazza’ kahve zinciri kuracaklar
Kahve zinciri kurmaya hazırlandıklarını kaydeden İhsan Nalçacı, “2006 yılının sonunda ünlü İtalyan kahve markası Lavazza ile el sıkıştık. 2007 yılından beri de resmi distribütörleriyiz. Yavaş yavaş perakende sektörüne girdik. Lavazza dünyanın evde en çok tüketilen kahve markası” dedi.
Lavazza’nın distribütörlüğünü alan firmanın, önümüzdeki dönemde kahve mağazaları da açacağını belirten Nalçacı, “Bugün dünyada oteller restoranlar da dahil 80 bin noktada Lavazza satılıyor. Biz de iki yıl içinde 100 mağaza düşünüyoruz. Bu arada geçen yıl kahve eğitim merkezi de kurduk. Bugüne kadar 170 kişiye eğitim verdik” diye konuştu.
 
Ruslar içiyor, Efes 700 milyon dolara gidiyor
İbrahim Ekinci
Efes’in Rusya’daki genç ekibi durmadan yeni marka üretiyor. 10 yılda Türkiye Efes’i geçtiler. Votkacı Ruslara 1.2 milyar litre bira satıyorlar
 
 
Anadolu Holding’e bağlı Efes Bira Grubu, 1999’da ilk markası Stary Melnik’i (İhtiyar Değirmenci) çıkarmasından bugüne 700 milyon dolarlık yatırım yaptı. Rusya’da yılda 120 milyon kişiye bira satar hale geldi.
Efes 1999’da pazara girdiğinde 33 milyon hektolitre satışla başladı. Her yıl olağanüstü büyümeler gerçekleştirdi. Yüzde 77 büyüdüğü yıllar oldu ve 2008 itibariyle 1.2 milyar litre satışa ulaştı. Bu hızlı yükseliş Efes’i pazarda yüzde 9 payla 4’üncü sıraya oturttu. 4 bin 423 kişiyi istihdam eden Efes Rusya, bu üretim gücü ile 700 milyon litre satan Türkiye Efes’i geçti. 2008 yılı ciro hedefi 700 milyon dolar.
Bir grup gazeteci ile Moskova ve Kazan fabrikalarını gezen Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan, Rusya pazarına zamanında girmekten çok memnun olduklarını söyledi. 

5 ülkede 12 fabrika

Efes Rusya’nın başında Tuğrul Ağırbaş var. Rusya bira pazarının son 8 yılda yüzde 167 büyüdüğünü anlatan Ağırbaş, “Rusya’da kişi başı tüketim 1999’da 29.5 litreyken 2007’de 81 litreye yükseldi. Rusya Çin ve ABD’nin ardından 10.5 milyar litrel yıllık tüketimle dünyada üçüncü. Bira pazarı güçlenirken geleneksel içki votkanın tüketiminde yüzde 15-20 düşüş var” dedi.
Tuğrul Ağırbaş’ın verdiği bilgiye göre Efes Bira Grubu başta Rusya olmak üzere 5 ülkede 12 fabrikayla faaliyet gösteriyor. Bu ülkeler Rusya, Kazakistan, Sırbistan, Moldova ve Gürcistan. Grubun yurtdışında ayrıca 4 malt tesisi bulunuyor.

450 vagonla taşıyor

Yurtdışındaki fabrikalarının toplam bira üretim kapasitesi 25 milyon hekto litre. Bu kapasitenin 20 milyon hekto litresi (yüzde 80’i) Rusya’da. Rusya’da 5 fabrikası var. En büyük kapasiteli fabrikaları Kazan ve Moskova fabrikaları. Bu iki fabrika, yurtdışı kapasitenin yarıya yakınını üretiyor.
Rusya’da başta Stary Melnik olmak üzere Moskova Efes çatısı altında 18 bira markası 450 vagonla taşınıyor. Ağırbaş, “Bölgedeki fabrikalarımızın hepsinin içine kadar raylı sistem giriyor. Bunlar yetmiyor kiralama yapıyoruz. 700 de karayolu aracımız var. Bu vagonlar ısıtılarak taşıma yapılıyor. Sert iklim koşullarında her gün bir derece ısı kaybı oluyor. Sonuçta en uzak bölgeye bira, donmadan yetiştirilmiş oluyor” dedi.
Hayrulinler, Özilhan’ı tercih etti
Kazan fabrikası Avrupa’nın 5’inci, Rusya’nın ikinci en büyük bira fabrikası. Fabrika Direktörlüğünü Kazakistan’dan buraya atanan Ali Osman Sarıkaya (fotoğrafta sağ başta) yürütüyor. Krasny Vostok olarak bilinen tesislerin içinde 3 de malt fabrikası var.
Fabrika oldukça geniş bir alana yayılmış, entegre özellikte. Çalışanlarının yaklaşık yarısı kadın.  (Moskova fabrikasında bu oran yüzde 60.) Efes’i Rusya’da daha iddialı hale getiren bu tesis Hayrulin Ailesi’nden satın alınmış. Tatar yatırımcı, iki kat para veren yabancılar yerine fabrikayı Özilhan’a satmayı tercih etmiş.
Krasny Vostok tesisleri tam kapasitesye çalıştığında, Türkiye’deki toplam satışları karşılayabilecek kadar büyük.
Fabrika Direktörü Ali Osman Sarıkaya, “Buradaki malt tesisleri malt giderlerimizin 20 milyon dolar azalmasını sağladı. Bira fabrikamız, Avrupa’nın 5’inci büyük, Rusya’nın da ikinci büyük tesisi konumunda bulunuyor” diye konuştu.
Özilhan: Teklif var ama bağımsız kalacağız
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, marka değeri 2.5 milyar dolar dolayında olarak hesaplanan Efes Bira Grubu’na dünya devlerinden teklif geldiğini söyledi. Özilhan, “Ancak biz sıcak bakmıyoruz. Dünyanın bağımsız biracısı olarak büyümemizi sürdüreceğiz. Şu anda dünyanın 18’inci bira üreticisi konumundayız” dedi.
Özilhan’ın gündeminde yeni fabrika alımları var. Özbekistan ve Azerbaycan’a da yöneleceklerini ifade eden Özilhan, “Hindistan’ı da yakın izlemeye aldık. Kesinleşmiş kararımız yok, fırsatlara bakıyoruz. Hindistan’da kişi başı bira tüketimi yıllık 1 litre. Bira pazarının büyüyebileceğini düşünüyoruz” dedi. Grup ayrıca Ukrayna pazarı ile yakından ilgileniyor. Bu ülkede de bazı yerel markaların alımı gündemde.
Efes Rusya’da 1’inci olursa Özilhan Rusça konuşacak
Efes, Moskova’ya önce kendi markası ile girdi. Arkasından 1999’da Stary Melnik (İhtiyar Değirmenci) markasını çıkardı. Stary Melnik, Efes’in Rusya pazarındaki satışının yüzde 22’sine ulaştı. Rusya Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş ve Pazarlama Direktörü Berke Kardeş, Moskova fabrikasında yaptıkları sunumda, Rusya pazarında liderlik mücadelesi yaptıklarını söyledi. Efes, Rusya genelinde 4’üncü sırada olmasına karşın, Moskova’da ikinci sırada.
Sunumu gazetecilerle birlikte izleyen Anadolu Grubu başkanı Tuncay Özilhan, genç Efes ekibine hedeflerini verirken, “Efes, Rusya pazarında 1 numara olduğu gün ben de Rusça konuşur hale geleceğim” dedi.
Rusya pazarında Baltica (Carlsberg-Tuborg) yüzde 38, Inbev yüzde 18, Heineken yüzde 17, Efes yüzde 9 paya sahip.
63 bin buzdolabı dağıttı
Rusya, 10 zaman dilimini kullanan dünyanın en geniş ülkesi, uçakla 8 saatte varılabilen merkezlere Moskova’dan yüklenen vagonlar, 30 günde gidiyor.
Efes’in Rusya’da 126 bayi ve distribütörü, 126 sevkiyat noktası bulunuyor.
Grup 18 marka, 100 dolayında farklı ürünüyle 100 bin satış noktasına ulaşabiliyor.
Efes Rusya Grubu, satış noktalarına 63 bin 620 buzdolabı dağıttı. Bayilere ücretsiz verilen soğutucalar ve şemsiyeler Türkiye’den ithal ediliyor. Şimdiye kadar buna 35 milyon dolarlık fon kullanıldı.
Moskova Türkiye kadar bira içiyor
Rusya’da yüzde 8.4’e kadar olan alkollü içkiler ruhsatsız, yani herhangi bir izin alınmadan pazarlanabiliyor. Bu yüzden yüzde 8.2’ye kadar alkollü bira üretilebiliyor. Bu durum, ülke yönetiminin daha sert içki olan votkaya fazla düşkün olan Rusları hafif içkilere yöneltme çabasından kaynaklanıyor. Rusya’nın başkenti Moskova’daki bira tüketimi 1.5 milyar litreye ulaşıyor. Böylelikle Moskova tek başına, Türkiye’nin ortalama 800 milyon litre olan bira tüketimini neredeyse ikiye katlıyor. Bira tüketiminin hızla artması votka tüketimini azaltmış.
700 milyon dolarlık yatırım
Anadolu Grubu Başkanı Özilhan’ın verdiği bilgiye göre, Efes’i Rusya’da öne çıkaran en önemli adım hızla büyümesi oldu. Grup bu ülkeye şimdiye kadar 700 milyon dolarlık yatırım yaptı ve 2008’de de 700 milyon dolar ciroya ulaşıyor. En son Kazan’daki (Tataristan) Hayrulin ailesine ait Krasny Vostok bira grubunu 390 milyon dolara bünyesine kattı.
3 yıl zarardan sonra kaskoda kâr geldi
Son 3 yıldır kasko sigortalarında zarar eden sigorta şirketlerinin, geçtiğimiz yıl da aynı hüsranı yaşamamak için hasar disiplinine ve aktüeryaya önem verdikleri belirtildi
 
 
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Genel Sekreteri Erhan Tunçay, kasko sigortalarının sektörün lokomotif branşı olduğunu ve üretimdeki ağırlığı nedeniyle şirket kârlılığına en çok etki eden sigorta türü olduğunu belirtti.
Şirketlerin bu branşta zarar etmelerinin en önemli nedenlerinin başında poliçe priminin hasar prim dengesine göre belirlenmemesi, rekabet nedeni ile olması gereken bir fiyatla sunulamaması ve yedek parça ile işçilik maliyetlerinin giderek yükselmesini gösteren Tunçay şunları söyledi:

Şirketler önlem aldı

“Kasko sigortalarındaki zararın önlenmesi için fiyatların rekabete göre değil, rasyolara göre ayarlanması doğru bir çözümdü. Bu konuda şirketler gerekli duyarlılığı gösterdi ve görünen o ki bunun sonucu da rakamlara yansıdı. Son 3 yıldır kasko sigortalarında büyük ölçüde zarar eden sigorta şirketleri, geçtiğimiz yıl da aynı hüsranı yaşamamak için harekete geçtiler.
Sigorta şirketleri aldıkları bir dizi önlemle bu zararlarını azaltıcı çalışmalarını yapmayı sürdürüyorlar. Özellikle kasko branşında faaliyet gösteren şirketlerin geçtiğimiz yıl yoğun fiyat rekabetini bir tarafa bırakıp kendi rasyolarını düzeltme eğilimi içine girmeleri ve bu eğilimi devam ettirmeleri 2007 yıl sonunda oluşan teknik kârın giderek artacağını gösteriyor.”
‘Zarar trafikte başladı’
Tunçay, kaskoda zarardan kurtulan sigorta sektörünün bu sefer de trafik sigortalarında zarar etmeye başladığını söyledi ve zararın artış nedenlerini şöyle sıraladı: “Trafik sigortalarına ait hasarların 3-5 yıl içinde sonuçlanabiliyor olması, sigorta şirketlerine ulaşan hasar meblağlarının artması, yedek parça fiyatlarındaki artışın da etkisi ile maliyetlerin yükselmesi ve sigorta şirketlerinin trafik sigorta poliçelerinin tarife primi ile ilgili değiştirme imkânı olmaması önemli etkenlerdir.”
1 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe girecek serbest tarife uygulaması içinde trafik sigortasındaki primlerin şirket bazında serbestçe belirlenecek olmasının önemi üzerinde de duran Erhan Tunçay, “Bunun yanı sıra, hasar maliyetlerini doğrudan etkileyen yedek parça fiyatları ve işçilik maliyetleri konusunda da sigorta sektörü, gerekli girişimleri yapmaya ve maliyet azaltıcı önlemleri almaya devam edecektir” diye konuştu.
 
 
 
 
15 yılda yaptığını 3 yılda katlayacak
EKONOMİ SERVİSİ
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, CarrefourSA’da 3 yıl içinde ciroyu 4 milyar YTL’nin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi
 
 
Türkiye’de kuruluşunun 15’inci yılını kutlayan CarrefourSA, gelecek 3 yılda, önceki 15 yılda yapılanları iki katına çıkarmayı hedefliyor. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, CarrefourSA ile ilgili olarak, “15 yılda geldiğimiz yeri önümüzdeki 3 yılda katlamayı bekliyoruz” dedi.
CarrefourSA’nın Türkiye’deki 15’inci yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Sabancı, bu süreçte çok yol alındığını dile getirerek, “Doğum, emekleme, yürümeye başlama... 15’inci yaş... Şimdi artık ne bekliyoruz? 15 yılda geldiğimiz yeri, önümüzdeki 3 yılda katlamayı bekliyoruz. Koşacağız, koşma azminde bir ekip görüyorum” diye konuştu.

‘Bomba gibiyiz’
Sabancı Holding Perakende Grup Başkanı Haluk Dinçer de perakende sektöründe CarrefourSA, Diasa ve Teknosa ile faaliyet gösterdiklerini hatırlatarak, 38 ilde hizmet verdiklerini, marketlerini yılda 150 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiğini anlattı.
CarrefourSA’nın arkasında çok güçlü bir ortaklık bulunduğunu dile getiren Dinçer, liderlik için 3 yıl içinde 2 kat büyütmeyi hedeflediklerini ifade etti. Dinçer, “3 yılda 500 milyon YTL daha yatırım yapacağız. 6 bin yeni istihdam yaratacağız. Geçen yıl 2 milyar YTL seviyesindeki ciromuzu 4 milyar YTL’nin üzerine çıkaracağız. Büyümeyi öz kaynaklarımızla finanse edebiliyoruz” diye konuştu.
“Türkiye artık yüzde 7-8 büyümeyecektir, 4-5 büyüyecektir. Bu, bütçelerimize ve beklentilerimizin içine koyduğumuz bir şeydir. Biz durgunluktan şikâyet eden bir firma değiliz. Çok şükür bomba gibiyiz” diyen Dinçer, AKP’nin kapatılma davasına ilişkin bir soruya, “Davada kapatma sonucu gelmesinin, işleri ve iş dünyasını etkilememesi mümkün değil” yanıtını verdi.

En düşük fiyat için 400 bin ürün inceleniyor 
CarrefourSA Genel Müdürü Guillaume Vicaire de konuşmasında, Türkiye’de 15 yılda 2 milyar YTL’lik yatırım yapıldığını ve bu yıl 100 milyon euro daha yatırım öngörüldüğünü kaydederek, şimdiye kadarki kazancın yatırıma dönüştüğünü iletti. Bu yıl 4 hipermarket, 30 süpermarket daha açmayı düşündüklerini belirten Vicaire, Türkiye’de her gün 400 bin ürünün fiyatını incelediklerini ve bununla mağazalarda en düşük fiyatı sunmayı amaçladıklarını söyledi.
Vicaire, 720 CarrefourSA ürününün yüzde 99’unun Türkiye’de üretildiğini  ifade etti.
İşte Sabah’ın ortağı
Nedim Şener
CHP lideri Baykal’ın, “Medya devine (Sabah-atv) ortak olan kişinin kimliği gizleniyor” diyerek gündeme getirdiği Katarlı temsilcinin adına Milliyet ulaştı: 1976 Bahreyn doğumlu Ahmad Mohd A Y Al-Sayed
 
 
Milliyet, Sabah ve atv’ nin sahibi gözüken Çalık şirketi Turkuaz’a yüzde 25 payla ortak olan Katarlı ortağın temsilcisinin kimliğine ulaştı. Bu kişi 1976 Bahreyn doğumlu Ahmad Mohd A Y Al-Sayed.
Önceki gün, Meclis’te yapılan gensoru görüşmelerinde, CHP Llideri Baykal, konu hakkında eleştirilerini dile getirirken, “Türkiye’de bir medya devine ortak olan kişinin kimliğinin gizli kaldığına” dikkat çekmişti. Baykal şöyle demişti:
“Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Çalık grubuna kredi bulmak için Katar’a gidiyorlar. Bu para nereden geldi biliyor musunuz? Arzu eden Ticaret Sicil Gazetesi’ne bakar.
Bu kişi kim? 1976 Suudi Arabistan doğumlu, Türkiye’de ikameti yok, sadece vergi dairesinde numarası var. Medya devine ortak olan bir kişinin kimliği bu kadar gizleniyor.”
Milliyet’in yaptığı araştırmaya göre gizli tutulan bu ortağın adı Ahmad Mohd A Y Al-Sayed.
Katar menşeli pasaport tercümesinden sicile aktarılan bilgilere göre doğum tarihi 05.07.1976. Doğum yeri (Baykal’ın belirttiği gibi Suudi Arabistan değil) Bahreyn.

Adı da yanlıştı
Bilindiği gibi Sabah gazatesi ve atv’yi 1.1 milyar dolara TMSF’den alan Çalık grubu, Türk özel bankalarından kredi alamamış, aylar süren para arayışından sonuç çıkmayınca iki kamu bankasından kredi sağlamış, bu arada Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife El Tani’ye ait Qatar Investment Authority’ye (QIA-Katar Yatırım İdaresi) bağlı, yeni kurulmuş bir ‘medya şirketi’nin ortaklığı sağlanmıştı.
Ortaklıkla ilgili gariplikler de bu aşamada başlamıştı. Önce Qatar Investment Authority’nin Çalık’a ortak olan şirketinin adı Al Wasaeel International Media Co olarak açıklanmıştı. Bir gün sonra ortak olan şirketin Al Wasaeel değil Lusail International olduğu belirtildi.
Katarlı ortağın Turkuaz’daki yüzde 25 hissesini temsil eden kişinin kimliği ise açıklanmadı. CHP lideri Baykal’ın kimliği gizli tutuluyor dediği bu kişinin 1976 Bahreyn doğumlu Ahmad Mohd A Y Al-Sayed olduğu öğrenildi.
 
Özyeğin: Bize baskı yapılmadı Başbakan Erdoğan’la görüşürüz 
Sabah - atv ile ilgili gensoru görüşmelerinde muhalefet, Başbakan’ın havaalanında bir işadamıyla görüşerek, ‘ihaleye girme’ dediği iddia edilmişti. Vatan gazetesi de dünkü haberinde bu işadamının Fiba Holding Başkanı Hüsnü Özyeğin olduğunu yazmıştı.Ancak Özyeğin, yaptığı açıklamada, kendilerine “ihaleye girme” şeklinde bir telkin olmadığını söyledi.

Baykal ne dedi?
CHP lideri Baykal, görüşmelerde, bu konu ile ilgili olarak Başbakan’a hitaben şöyle demişti:
“Konuştuğunuz işadamlarına ‘bu işten vazgeçin’ dediniz mi? Vazgeçme telkini yaptınız mı yapmadınız mı? Bir devlet ihalesinde bir başbakanın ihaleye ilgi gösteren işadamlarıyla bire bir görüşmeler yapması bazılarına ‘sen katılma’ demesi sadece siyasi ahlaki değil, hukuki olarak da önem taşır.
Önyeterlilik başvurusu 19 Kasım 2007’de sona erdi. Sayın Başbakan 14 Kasım 2007’de saat 22.55’te Prag’a hareket etmeden önce Esenboğa Havaalanı VIP salonunda bu işe talip bir işadamı ile başbaşa görüştünüz mü görüşmediniz mi? Bu konuda talip olduğu bilinen, bunun için büyük harcama yapmış, geniş imkânları olan iddialı işadamı ile görüşme yaptınız mı, yapmadınız mı?”

‘Fikir jimnastiği yaptık’
Özyeğin dün bu konuda yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Sabah-atv ihalesine girip girmeme konusunda grubumuzda fikir jimnastiği yapılmıştır, ihaleye girilmemesine karar verilmiştir. İhale şartnamesi gereğince gerekli olan önyeterlilik başvurusunda dahi bulunmamış olmamız, ihaleye katılım niyetimizin oluşmadığının göstergesidir.
Dolayısıyla tarafımıza hiç kimsenin ’ihaleye girme’ şeklinde bir telkinde bulunması söz konusu olmamıştır. Ayrıca haberde sayın Baykal’ın bizzat benimle konuşarak gelen duyumların teyidini aldığı iddia edilmektedir. Bu da tamamen gerçek dışıdır.
Zira ben sayın Baykal ile en son 6 yıl kadar önce 100 kişinin hazır bulunduğu bir dost yemeğinde el sıkıştım. Bu arada Türkiye’de en yüksek gelir vergisi ödeyen ikinci işadamı olarak yılda 1-2 defa sayın Başbakan ile ülke ekonomisindeki gelişmeleri istişare etmemi kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.”
Sabah-atv ihalesinde 10 firma ilgili olduğunu açıklamış, başvuran sayısı 3’e inmiş, sonrada 2’sinin daha çekilmesi ile ihaleye sadece Çalık grubu katılmıştı.

Vakıfbank’ta giden Toraman, gelen Birdal
Çalık grubuna verilen 750 milyon dolar kredinin 375 milyon dolarını sağlayan Vakıfbank’ta, bu krediyi uygun görmediği için bazı yönetim kurulu üyelerinin istifa ettiği iddiaları da gensoru görüşmelerinde gündeme gelmişti. Bağımsız Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın dikkat çektiği bu konu, dikkatleri Vakıfbank yönetimindeki değişikliklere çekti.
Vakıfbank’ın 2007 ve 2008’de yapılan genel kurullarında seçilen yönetim kurulu üyelerinin listeleri karşılaştırıldığında, kredinin gündeme geldiği tarih itibariyle yönetimden ayrılan tek kişinin Selehattin Toraman olduğu anlaşılıyor.
Toraman’ın yerine 21 Mart 2008 itibariyle Sabahattin Birdal atanmış. Toraman’ın krediye itiraz ettiği için gittiği konusunda bir bilgi yok. Ancak son genel kurulda yönetime seçildiği halde, nedeni açıklanmadan yönetimden ayrıldığı dikkat çekiyor.
 
Yılda 250 bin mil uçtu, THY ‘helikopter turu’ hediye etti
Songül Hatısaru
Emir Adıgüzel, 1988’de Çanakkale Çimento ihracat müdür yardımcısıydı... Şimdi HeidelbergCement’in Akdeniz ve Ortadoğu Bölgesi’nden sorumlu Başkanı, HC Trading Genel Müdürü ve HC Fuels COO’su. 2.5 milyar euro ciroyu yönetiyor. Yılda 250 bin mil uçuyor
 
 
Emir Adıgüzel, dünyanın en büyük üçüncü çimento şirketi Alman HeidelbergCement’in (HC)?tepe yöneticilerinden biri. HC’nin cirosu 17 milyar dolar. İhracat Müdürü olduğu Çanakkale Çimento’dan 1996’da HC’ye transfer olan Adıgüzel, aynı yıl kurulan HC Trading’in Genel Müdürlüğü’ne getirildi.
Emir Adıgüzel, bugün bu görevinin yanı sıra, HC Akdeniz ve Ortadoğu Bölgesi Sorumlu Başkanı. Bu bölgelerdeki grup fabrikaları, yatırımlar, ortak girişimler, ticari operasyonlar ve pazar stratejilerini O belirliyor.
HC Trading, HeidelbergCement’in uluslararası malzeme ticaretini yürütüyor. Bu yıl, grup bünyesindeki Londra merkezli HC Fuels’in yönetimi de şirketin COO’su olarak (Chief Operating Officer/Başkan) Emir Adıgüzel’e bırakıldı ve grupta 2.5 milyar euro’yu aşan bir ciroyu yönetmeye başladı.
Adıgüzel, eski ABD  Dışişleri Bakanı Powell’dan liderlik dersleri aldı. Clinton ailesiyle de tanışıyor. Hillary Clinton’un teyzesinin kızı, Emir Adıgüzel’in kızı Nil Adıgüzel’in yakın arkadaşı.
Yılda 250 bin mil yapan Adıgüzel, görüşmeyi yaptığımız saatlerde Singapur’a uçmaya hazırlanıyordu. Dubai Şeyhi El Maktum’un yöneticilerinden gelen bir telefonla akşam yemeği için Dubai’ye bilet aldı. Hayatı havaalanlarında geçen Adıgüzel, Milliyet’in sorularını yanıtladı. 
Ne kadar ciroyu yönetiyorsunuz?
Benim bölümüme düşen ciro 2.5 milyar euro civarında. HC Fuels, HC Grup  için yakıt satın alımı operasyonları yürütüyor. Yönettiğim cironun 1.4 milyar euro’luk kısmı buve benzeri operasyonlarından. 1.1 milyar euro’luk kısmı da Akdeniz bölgesi operasyonları ve uluslararası ticaret operasyonundan.
Çanakkale Çimento ihracat müdürlüğünden, HeidelbergCement’in üst yönetimine tırmandınız. Teklif nasıl geldi?
1988’de,  Çanakkale Çimento’ya ihracat müdür yardımcısı olarak girdim. Sonra ihracat müdürü, arkasından grup müdürü oldum. Dünyanın her tarafına Çanakkale’den çimento ihraç ettik. Manhattan’daki bazı binalar Çanakkale’nin çimentosuyla yapıldı. 1992’de genel müdür vekili oldum. 1996’da Belçika şirketi satın aldı bizi. Bana ve ekibime teklif geldi transfer olduk. Belçikalı şirketi de HC aldı. Daha sonra Sabancı Grubu’nun Ak Çimento’su ile HC’nin Çanakkalesi birleşti ve Akçansa doğdu. 1996’da HeidelbergCement’e geçtim. Grubun bütün uluslararası ticaretini yönetme vazifesi verdiler.
Yılda ne kadar yol yapıyorsunuz?
İki yıl önce THY’den aradılar, en çok uçan 10 yolcudan birisisiniz diye. O gün bugündür aynı tempo devam ediyor. Yıllık ortalama 250 bin mil uçuyorum. Ödüller alıyorum. Geçenlerde THY’den İstanbul üzerinde bir helikopter turu hediye ettiler. Ailecek İstanbul’u gezdik.
Dünyanın her yerini geziyorsunuz. İstanbul pahalı mı? Merkez’den temsil faturalarına itiraz geldi mi?
Birçok metropolden, New York’tan bile pahalı. Yabancı müşterilerimiz de farkına varıyor. Ama güzel de. Hepsi Boğaz’a gitmek ister.  Bizim gibi kurumsallaşmış şirketlerde fatura konuları çok iyi tarif edilmiştir. Aşırıya kaçmamak şartıyla normal harcamalarda sıkıntı olmaz. Ama Türkiye’de özellikle içki içen yabancı müşteriniz olduğu için rakamlar beklentilerin çok üstüne çıkabiliyor.

Çimsa ile güçbirliği sinerji yaratabilir
Sabancı grubu ile ortaklığı daha ileri taşıma arzusu taşıyor musunuz?
Sabancı grubu beyaz çimentoya çok büyük yatırım yaptı. Çimsa bugün beyez çimentoda dünyanın önde gelen şirketlerinden biri. HeidelbergCement de beyaz çimentoda Avrupa’nın en büyüklerinden biri. Dünyanın birçok yerinde beyaz çimento yatırımlarımız olduğunu düşünürseniz Çimsa ile bir güçbirliği çok mantıklı ve birçok sinerjilerin yaratılabileceği bir işbirliği olur.
Fakat Çimsa’nın gri çimentosu da var. Onların bölgesel güç olma hedefleri var. Bu hedefler içinde HeidelbergCement grubuyla örtüşen noktalarda birlikte bir şeyler yapmaktan büyük mutluluk duyarız.
Şimdiki gençler aceleci, beş dile de gerek yok
20 yıldan bu yana yabancı şirkette çalışıyorsunuz, birçok ülkeyi gezdiniz. Gençlere yukarı tırmanmak için vereceğiniz tüyolar var mı?
Türkiye’den çok kaliteli gençler çıkıyor. Yeni nesil biraz sabırsız. Devamlı şirket değiştirmeler oluyor. Sevmedikleri işi yapmamalılar. Aslında mutluluğun formülü var biliyor musunuz? Mutluluk oranı=gerçekler-beklentiler. Beklentilerinizin ne boyutta olduğu mutluluğunuzu doğrudan etkiler.
Bir de çok iyi İngilizce bilmeleri gerekiyor. 3 lisan, 5 lisan dönemi kapandı. Çinliler harıl harıl İngilizce çalışıyor. Fransızlar bile İngilizce konuşmaya başladı. İlişkiler önemlidir, iyi izlenim bırakan ilişkiler kurmalısınız.
Rol modelleriniz olmalı. Benim rol modelim 28 yıl Piyale Makarnaları fabrikalarının genel müdürlüğünü yapmış babam, Yılmaz Adıgüzel’di. Ben de çocuklarıma rol model olmaya çalışıyorum.
Yabancı şirkette çalışıyorsunuz, Türklerle karşılaştırdığınızda farkları ne, özellikle yönetim açısından?
Daha kurumsallaşmış bir yapı oluyor. Türk şirketleri daha çok aile şirketi yapısında. Yönetimlerde ekiptir önemli olan, sahipler değişse de şirket yürür. Türk şirketlerinde ise daha çok hisleriyle hareket eden bir yönetime rastlıyorsunuz.
Türklerin bir özelleği de Avrupalılar gibi direkt olmamaları, doğrudan birtakım eleştiri yapmamak daha yumuşak eleştirilerle çözmeye çalışmak işi. Batılı mantıkla hareket eder. Hiç hoşlanmasa bile belli bir noktada uzlaşabilir. Avrupalı anlaşarak başarıyor, biz
Müteahhit iş bırakıyor
ANKARA AA
TOKİ Başkanı’nın, ‘Bir iş beceremeyen müteahhit oluyor’ sözlerine müteahhitler sert tepki gösterdi. BİM-FED Başkanı, 1-15 Haziran arasında işleri durduracaklarını açıkladı
 
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın ‘Hiçbir işi beceremeyen müteahhit oluyor, müteaahitler yüksek kâr ediyor’ şeklindeki açıklamaları, müteahhitleri kızdırdı. Ankara Ticaret Odası (ATO), Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED) ve Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TMF)  basın toplantısı düzenledi. ATO Başkanı Sinan Aygün, “Bayraktar’ın özür dilemesini bekliyoruz” dedi. BİM-FED Başkanı Mustafa Şahin de 1-15 Haziran arasında ‘işleri durdurma’ kararı aldıklarını söyledi.
Bayraktar’ın, ‘Müteahhitler yüzde 300-500 kâr ediyor’ ifadelerini anımsatan Aygün, “Halkla müteahhitleri karşı karşıya getirmişlerdir. Bu sözler Başkan’a yakışmaz. Sözleri bizi derinden üzüntüye sevk etti. Bizler onların dediği gibi soyguncular falan değiliz. Sayın Başkan 300’ün, 500’ün hesabını nasıl yapıyor? Gelsin anlatsın. Hesap bilmiyor. Ona hesap makinesi yollayalım. Ya da gidelim şu yüzde 500 kârı bir anlatsın. TOKİ’nin kârı yüzde 300’se bilelim. Ama biz 500 kazanmıyoruz” dedi.
‘Toplu Konak İdaresi’
Toplu Konut İdaresi’nin adının ‘Toplu Konak İdaresi’ olarak değiştirilmesini isteyen Aygün, TOKİ’nin konut değil, konak yaptığını savundu. Bu konutların hangi milletvekiline, hangi bedelle satıldığının da açıklanmasını isteyen Aygün, “Eskişehir yolunda 200 milyara sattığı daireler tekrar satılığa çıktı, 300 bin YTL’ye satılıyor. Aradaki 100 bin YTL’yi hangi müsteşarlar, hangi daire başkanları, hangi kurul başkanları kazandı?” dedi.
TOKİ Başkanı’nın ‘müteahhit sayısı çok’ dediğini belirten Aygün, “Başbakan’ın ‘3 çocuk yapın’ talimatının yerine getirilmesi için konut ve müteahhit sayısı artmalı” dedi. TOKİ’nin halkı kandırdığını iddia eden Aygün, TOKİ’nin 100 milyon YTL’lik konutunun 70-80 bin YTL olduğunu söyledi.
‘Fonlama yalan’
TMF Başkanı Tahir Tellioğlu da TOKİ’nin  lüks konutları, sosyal projeleri fonlamak için yaptığı yönündeki ifadelerin yalan olduğunu savundu.  Tellioğlu, “Bu iş siyasete alet edilmiştir. Seçim arifesinde bir gazetedeki, ’AKP seçmenden 500 bin konut daha vaat ederek, 5 yıl daha isteyecek’ ifadesi bunu gösteriyor.  Başbakanın açılışlara gitmesi bir siyasi şovdur” dedi.
BİM-FED Başkanı Mustafa Şahin ise yap-satçı müteahhitlerin TOKİ’ye ve dar gelirli vatandaşın konut sahibi olmasına karşı olmadığını, ancak idarenin şehir merkezlerinde lüks ve orta sınıf konutlar yapmasına karşı olduklarını kaydetti. Şahin, 1-15 Haziran tarihleri arasında inşaat müteahhitleri olarak, “işleri durdurma” kararı aldıklarını bildirdi.
 
Dizi meraklıları cips pazarını büyüttü
Tuğba Bozkurt
1980’li yılların sonunda yerli firmaların üretimiyle başlayan, 90’lı yıllarda uluslararası firmaların devreye girmesiyle kızışan cips pazarı, geçen yıl yüzde 15 büyüyerek 800 milyon YTL’lik büyüklüğe ulaştı
Akşam saatlerinde birbirinin peşi sıra yayınlanan dizilerin en aranılan atıştırmalığı haline gelen cips, ofisleri de göz hapsine aldı. Ofis atıştırmalıkların önde gideni olan bisküvi ve krakerler yerini cipslere bırakmaya başladı. Firmalar geliştirdikleri sloganlar eşliğinde ofisleri de hedefleri arasına aldı.
Frito Lay’in ofis tüketimine yönelik olarak piyasaya sunduğu Ofis 3-5 ‘Cips kadar lezzetli karakter kadar masum’ sloganıyla ofis çalışanlarının kalbini fethediyor. Çay saatlerinin yerini almaya başlayan 3- 5, aynı zamanda diğer cipslere nazaran yüzde 25 daha az yağlı olmasıyla da dikkat çekiyor. Kızartılmadan fırınlanarak üretilen bu yeni kategoride Kraft da Çerezos markasıyla yer alıyor.
43 gramlık mini çeşitleriyle yönünü ofise çeviren Pringless’ın  sloganı ise ‘Çıtırdat eğlenceyi tat’.
3 büyük firma söz sahibi
1980’li yılların sonunda yerli firmaların üretimiyle başlayan, 90’lı yıllarda uluslararası firmaların devreye girmesiyle kızışan cips pazarı, geçen yıl yüzde 15 büyüyerek 800 milyon YTL’lik büyüklüğe ulaştı. Firmalar, soğan, haşhaş, yoğurt, zeytin, pastırma, sucuk, cızbız köfte, yoğurt gibi Türk mutfaklarının geleneksel lezzetlerini cipse adapte ederek pazarı 65 bin tona ulaştırdı.
Dünyada 2 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan cipsin son 3 yılda yüzde 85 oranında büyüyen atıştırmalık ürünler içindeki payı hızlı bir atış gösteriyor. Pazarda yüzde 120’lik bir büyüme kaydederek atıştırmalıkların açık ara önüne geçen cipsin patates, mısır, mısır çerezi ve pelet olmak üzere 4 farklı ürün bölümü bulunuyor. Geçen yıl yüzde 20’lik bir büyüme sergileyerek pazarın yüzde 75’ine hâkim olan Fritolay; Lay’s, Ruffels, Doridos, A la Turca, Cheetos ve Çerezza’yı üretiyor. Yüzde 15’lik pazar payıyla sektörde ikinciliği oynayan Kraft Gıda ise Cipso, Patos, Çerezos markalarıyla yer alıyor. En küçük pazar payına ise P&G’nin Pringles’ı sahip.
Domateslisi de, fesleğenlisi de var
Firmalar, pazarda yerel mutfaklardan dünya mutfaklarına kadar pek çok farklı aromaları içeren yaklaşık 50 farklı ürünle rekabet ediyor. Geleneksel tatlarla öne çıkan firmalar aynı zamanda cipsi dünya mutfaklarının baharatlarla harmanlayıp körili ve salsalı gibi farklı aromalar yaratarak sınırlı bir tüketiciye de hitap ediyorlar. Geleneksel tatlar arasında en çok tercih edileni domates ve fesleğenli, yoğurtlu ve mevsim yeşillikli. Aralarında Türk damak tadına uygun olanlar olsa da, cipsseverler vazgeçilmezi olanlar sade ve baharatlı patates cipsleri. Patates cipleri daha çok genç ve yetişkinler tarafından tüketilirken, patateslilere oranla daha küçük gramajlarda satılan mısır cipsleri en çok çocuklar tarafından tüketiliyor. Mısır irmiğinin patlatılmasıyla yapılan mısır çerezi ve peletler de çocukların yeni gözdesi. Bu yeni segmentte Kraft’ın Çerezos’u Fritol Lay’ın Cheetos ve Çerezza’sıyla rekabet ediyor.
Firmalar, markalarının çizgi film kahramanlarını yaratarak çektikleri reklam firmleriyle de çocukları tavlamanın peşinde.
Avrupa ekonomisinden 13.6 milyar euro’luk gol
EKONOMİ SERVİSİ
Geçen sezon 1 milyar euro’luk büyüme kaydeden Avrupa futbol pazarı 13 milyar euro sınırını aştı.  
         Uluslararası araştırma şirketi Deloitte’in ‘spor endüstrisi grubu’ tarafından hazırlanan ‘Yıllık Futbol Finansmanı Araştırması’na göre, Avrupa futbol pazarı 2007’de 1 milyar euro büyüdü.
Futbolun finansal ve ticari büyümesini sürdürdüğünü ortaya koyan araştırmaya göre Avrupa futbol pazarının büyüklüğü 2006-2007 sezonu sonunda 13.6 milyar euro’ya yükseldi. Açıklanan rakamın 7 milyar euro’su 5 büyük Avrupa futbol ligi olan İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa liglerinin gelirleri toplamına ait.
İngiltere Premier Ligi kulüpleri toplam 2.3 milyar euro gelirle Avrupa’da futbol ekonomisinin zirvesinde yer aldı. En yakın rakibi Alman Bundesliga’yı 900 milyon euro geride bırakırken maç günü, yayın ve ticari kategorilerinde en yüksek gelirlere sahip oldu.
Saha başarısı ve popülerlik açısından da diğer rakiplerinin hayli önünde olan İngiliz Premier Ligi, kârlılık ve maliyet kontrolü sözkonusu olduğunda, Bundesliga’nın hayli gerisinde kaldı. 

En kârlı lig Bundesliga
Transfer ücretlerinin toplam gelire oranı geçen sezon Alman Bundesliga dışında Avrupa’nın en büyük beş liginde yüzde 62-64 oranlarında seyretti. Alman Bundesliga ise düşük bilet fiyatlarına, son derece modern bir şekilde yenilenen tesislerinin masraflarına rağmen yüzde 45’lik bir oran tutturmuş durumda. Ayrıca Alman Bundesliga takımları, İngiltere Premier Ligi takımlarından üç kat daha fazla olan yüzde 18’lik bir karlılık oranına sahip. Bu da onun işletme kârı en yüksek lig olduğu anlamına geliyor.
Rapor, Avrupa futbol ekonomisinin büyümeye devam edeceğini açıklarken sürdürülebilir maliyet tabanını ve kârlılığı da öne çıkarıyor.

Türkiye, mali açıdan Avrupa’nın 6’ncı büyüğü oldu
Ekonomi dergisi Fortune Türkiye’nin haziran sayısında, futbol ekonomisine geniş yer ayrıldı. Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’la yapılan söyleşide, yeni federasyonunun 700 milyon euro büyüklüğündeki Süper Lig’i, İngiltere Premier Ligi ve NBA modeliyle yönetme hazırlığında olduğu duyuruldu.
İngiltere’de Premier Lig’in değerinin şu anda 3 milyar euro sınırına dayandığı hatırlatılan haberde, 2007 - 2010 arasında Premier Lig’in yayın haklarının 1.7  milyar sterline satıldığı bilgisi aktarıldı.
Haberde, Doğan’ın, “Türkiye Süper Ligi’nin bir şirket modeliyle yönetilmesi aynı İngiltere’de olduğu gibi veya NBA’de olduğu gibi mükemmel bir açılım olabilir. Bu uzun vadede veya orta vadede hedef alınması gereken bir yönetim modeli” açıklamısına da yer verildi. Deloitte’nin raporlarına göre Türkiye Avrupa’da mali açıdan altıncı büyük lig durumunda. Türkiye Süper Ligi, 670 milyon euro ediyor.
Oyak, 3.5 milyar dolarla yüzünü Batı’ya döndü
EKONOMİ SERVİSİ
Oyak grubu, Amerika ve Batı Avrupa’daki altyapı ve enerji firmalarına 3.5 milyar dolarlık yatırım yapmaya hazırlanıyor. CNBC televizyonuna konuşan Oyak grubunun CEO’su Coşkun Ulusoy, önümüzdeki 5 yıl içerisinde, mevcut nakit varlıklarının en az üçte birini Batı ekonomilerinde değerlendirmek istediklerini söyledi.
 
 
Programda, Oyak yatırımlarının yüzde 100’ünün Türkiye’de olduğu hatırlatıldığında, Ulusoy, “Biz yatırımlarımızı çeşitlendirmek istiyoruz” diyerek, yurtdışındaki yatırım planları hakkında bilgiler verdi.
Gelişmekte olan piyasalardan çıkma kararı aldıklarını söyleyen Oyak CEO’su Ulusoy, mevcut 3.5 milyar dolarlık nakit varlıklarını Amerika ve Avrupa bölgesindeki altyapı ve enerji firmalarına yatırmayı düşündüklerini açıkladı. Ulusoy, “Bu, bizim gelişmekte olan piyasalardaki fırsatlardan vazgeçtiğimiz anlamına gelibilir” dedi. Ulusoy ayrıca, “Yatırımlarımızın sağlam olmasını istiyoruz’ diye konuştu.

‘Kriz Türkiye’ye yansıdı’
Ellerindeki hisseleri paraya çevirdiklerini sözlerine ekleyen Ulusoy, bu konuda önümüzdeki dönemde hareketli günlerin yaşanacağına işaret etti. Bilindiği gibi Oyak, Oyakbank’ı Hollandalı ING Bank’a devrettikten sonra kendisine hedef olarak yurtdışı piyasaları seçmişti.
Piyasalardaki durgunluk ve küresel sorunların Türkiye’de hissedilmeye başladığını aktaran Ulusoy, Merkez Bankası’nın faiz artırımına devam edeceğini öngördürdüğünü de anlattı.
Türkiye’de politik sorunların da varolduğunu açıklayan Ulusoy, ülkenin daha önce de bu koşullar içinde olduğunu ve altından kalkacağını söyledi.
 
 
Kredi kartı faizine sınır masaya yatırılıyor
EKONOMİ SERVİSİ
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, kredi kartı faizlerine sınırlama getirilmesi için TBMM’ye verilen yasa teklifi konusunda, bu teklifin sahibi AKP Milletvekili Ahmet İyimaya ile görüşeceğini belirterek, “Tavrımızı ona göre belirleyeceğiz” dedi
 
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, kredi kartı faizlerine sınırlama getirilmesi için TBMM’ye verilen yasa teklifi konusunda, bu teklifin sahibi AKP Milletvekili Ahmet İyimaya ile görüşeceğini söyledi.
Ekren, Türkiye Bankalar Birliği genel kurul toplantısında sorulara verdiği cevapta, “Ahmet İyimaya ile görüşüp tavrımızı ona göre belirleyeceğiz” dedi. Ekren, toplantıda yaptığı konuşmada, bankaların ekonomik yapı ve ilişkiler sistemi içinde finansal aracılık fonksiyonu gören önemli kurumlar olduğunu vurguladı.

Stres alanları
Nazım Ekren, Türkiye ekonomisi gibi gelişmekte olan ülkelerin kendi özel paradigmalarının dışında ulusal ve uluslararası konjonktürün ortaya çıkarttığı ilave stres alanlarının da söz konusu olduğunu vurgulayarak bunların gıda ve tarım konusundaki stresler, diğerinin enerji ihtiyacı, üçüncüsünün de tasarruf ve küresel sermayeye olan ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Ekren, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de karşılaştıkları en önemli arz şoklarının gıda ve enerjiden geldiğini, dolayısıyla GAP’ın büyük önemi bulunduğunu kaydetti.
İkinci önemli projenin, küresel sermayenin Türkiye’ye gelişini hızlandırmak için İstanbul’u uluslararası finans merkezi yapmak olduğunu belirten Ekren şöyle konuştu:
“Bu projeyi, Türk bankacılık sektörünün taleplerini karşılayabileceği şekilde, yeniden hem para, sermaye piyasalarının hem finansal enstrümanların, finansal aracı kurumların evrensel düzeyde küresel rekabete hazır bir yapıya kavuşabilmeleri için nelerin yapılacağını kapsamlı şekilde ele alacağımız ve bunu takvime bağlayacak bir proje olarak da görüyoruz. Önümüzdeki günlerde, değişik sektör temsilcileriyle görüşüp reel, finans, kamu ve dış ekonomik sektörlerinin, İstanbul’u bir finans merkezi yapmak için ne düşündüklerini, neyi arzu ettiklerini, tercihleri ve önceliklerinin neler olduğunu birlikte belirleyeceğiz.”

Orta vadeli program
Ekren, 2009-2011 yılını kapsayan orta vadeli programın, muhtemelen bir hafta-10 gün sonra kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.
 
Bankalar Birliği’nin yeni yönetim kurulu seçildi
Akbank
Denizbank
Ziraat Bankası
Garanti Bankası
Halk Bankası
İş Bankası
Vakıfbank
Yapı Kredi Bankası
İyimaya: Tasarı tartışılacak
AKP Milletvekili Ahmet İyimaya, TBMM’ye sunduğu kredi kartları ile ilgili yasa teklifinin geri çekilmesinin söz konusu olmadığını söyledi. İyimaya, “İzlenen süreçte tasarı değerlendirilecek, teklif muhtemelen (Meclis’te) haziranda olmasa bile, eylülde tartışılır” dedi.
İyimaya, teklifi vermeden önce hükümetle paylaşıp paylaşmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken,
“Tüm arkadaşlarla paylaştım, olmadı diyemem” dedi.

Özince: Faize sınır dünyanın sonu değil
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, kredi kartı faiz oranlarına sınır getirilmesiyle ilgili yasa çalışmalarına ilişkin olarak, “Dünyanın sonu olmaz, kredi kartları Türkiye’de yasaklansa da hiçbir şey olmaz. Ticari sonuçları olur ama dünyanın sonu olmaz. Ama şu önemli bir problem olur. Türkiye Cumhuriyeti’nde serbest piyasa ekonomisiyle ilgili, gerekli olmayan bir düzenleme yapılmış olur” dedi.
Özince, “Bu arada faiz oranlarının ülkemizde düşmesi yani reel faizin azalması iyi olacaktır. Kredi kartı faizleri de bu kapsamda düşerse iyi olur ama bu iyilik mutlaka serbest piyasada olan gelişmelerle ortaya çıkmalıdır” dedi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, yüksek kredi kartı faizi sorununun serbest piyasa koşullarında ve rekabetle çözülmesini beklemenin hayalden öteye geçemeyeceğini söyledi.
 
 
 
 
  Bugün 9 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol