Gökhan SIR 151820063012 ESOGU
  Nisan Ayı Ekonomi Haberleri
 

 

Kriz 1 trilyon dolar kaybettirecek
IMF'nin Küresel Mali İstikrar Raporu'na göre ABD'deki kredi krizi 1 trilyon dolar mali kayba yol açacak. ABD'de durgunluk artacak..
Uluslararası Para Fonu (IMF), son altı ayda küresel kredi krizinin kötüleştiğini ve bunun ekonomik büyümeyi tehdit ettiğini belirtti. IMF, güncellenmiş Küresel Mali İstikrar Raporu'nda, ABD Merkez Bankası (FED) gibi merkez bankalarının "görülmemiş müdahalesine'' rağmen, "mali piyasaların ciddi baskı altında kaldığını, ekonominin yavaşlaması, mali şirketlerdeki sermaye seviyelerinin düşük olması ve borçları azaltmak için gösterilen yaygın çabalarla iyice zor duruma düştüğünü'' belirtti. ABD'deki tutsat (mortgage) ve kredi krizinin 1 trilyon dolar mali kayba yol açabileceği vurgulanan raporda, bu kaybın 565 milyar dolarının konut sektöründeki tutsat kredileri ve ilgili menkul kıymetlerden, kalanının ise ticari gayrimenkuller, tüketici kredileri ve şirketlerin borçlarından kaynaklandığı belirtildi. Raporda, özel sektörün risk yönetimi ile birlikte hükümetin düzenlemeleri ve mali sektörün denetiminin, bankaların ve menkul kıymetler firmalarının hızlı yenilenmesinin gerisinde kalmasının, "aşırı risk alma, yetersiz garanti ve varlık fiyatlarında değer kaybıyla sonuçlandığı'' kaydedildi. IMF, mali sektörün, bankaların ve diğer mali firmaların çoklu denetimine maruz kalmasını önlemek için düzenlemelerin kolaylaştırılmasını önerdi. IMF, güncellenmiş Küresel Mali İstikrar Raporu'nu Washington'da 12-13 Nisan'da yapılacak IMF Yönetim Kurulu toplantısından önce yayımladı. 


Türkiye çeliğin barometresi oldu
 
Londra Metal Borsası CEO'su Martin Abbott, vadeli çelik kontratları için Türkiye'nin Akdeniz bölgesi teslim noktalarından biri seçildiğini söyleyerek, "Türkiye çelikte bölgenin en büyük göstergesi konumunda" dedi..
Londra Metal Borsası'nın 28 Nisan tarihinde pazara sunacağı vadeli çelik kontratları Türkiye'yi dünya çelik ticaretinin merkezlerinden biri haline getirecek. Londra Metal Borsası'nın (LMB) çelik kontratlarında Akdeniz bölgesi için seçtiği teslim noktalarından biri olan Türkiye, hem üretici ve ithalatçı kimliğiyle hem de Akdeniz ve Karadeniz üzerinden Rusya, Ukrayna ve Körfez ülkelerine açılmak için sahip olduğu stratejik coğrafi konumu ile çelik ticaretinde avantajlı konuma geldi. Londra Metal Borsası CEO'su Martin Abbott, Türkiye'nin bölgede önemli bir gösterge olduğunu ve arz-talep dengesinden fiyat istikrarına kadar Türkiye'nin bölgenin birebir performansını yansıttığını söyledi. Steelorbis 2008 Bahar Konferansı'na katılmak için Türkiye'ye gelen Martin Abbott, uluslararası piyasalardaki belirsizlik ve volatilitenin bir anlamda metal piyasasına yaradığını ve yatırımcıların değişen risk algılarında artık metalleri de güvenli liman olarak görmeye başladıklarını kaydetti. Abbott, küresel finans krizi, metal fiyatlarındaki artış, Türkiye ve yeni lanse edecekleri vadeli çelik kontratları ile iligili SABAH'ın sorularını yanıtladı.

TÜRKİYE BİR ADIM ÖNDE

* Londra Metal Borsası çelik kontratları için Türkiye'yi Akdeniz bölgesinin teslim noktalarından biri olarak belirledi. Türkiye'nin bu alanda avantajları nelerdir?
Londra Metal Borsası, Türkiye ve Dubai'yi 28 Nisan tarihinde pazara sunacağımız vadeli çelik kontratlarında Akdeniz bölgesinin teslim noktaları olarak belirledi. Türkiye'nin seçilmesindeki en önemli kriterlerden biri Türkiye'nin hem güçlü bir çelik üreticisi, hem de aynı zamanda önemli bir ithalatçı konumunda bulunması. Aynı zamanda Ukrayna ve Rusya gibi iki önemli çelik üreticisine olan stratejik yakınlığı ve Akdeniz üzerinden Ortadoğu ve Körfez ülkelerine kolay ulaşılabilirliği de Türkiye'yi bir adım öne çıkardı. Arz-talep ve pazar açısından bizim için önemli göstergelerden biri Türkiye. Piyasa derinleştikçe Türkiye önemli bir ticaret merkezi olacak.

* Küresel piyasalardaki dalgalanmaya rağmen metaller son çeyrekte en iyi performansı gösteren enstrümanlar arasında yer aldı. Bu performansı neye borçlusunuz?

Son dönemlerde metallerdeki hızlı yükseliş tamamen Çin, Hindistan, Rusya ve Körfez ülkelerindeki artan talebe paralel tırmanışa geçti. Artık dünya ekonomisi tek motorlu yani sadece ABD ve/veya Avrupa Bölgesi ekonomilerine dayanmıyor. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin büyüme potansiyelleri ve Asya'nın ham madde talebi fiyatları yukarı çekiyor. 

Vergide hedef aşıldı, bütçe tedbiri yok
Ocak-Mart dönemi merkezi yönetim bütçe sonuçlarına bakıldığında vergi tahsilatının hedefin üzerinde olduğu ve yeni bir önlemin gerekmeyeceği belirtildi.
REUTERS
Güncelleme: 13:27 TSİ 08 Nisan 2008 Salı
 
ANKARA - IMF, 2008 yılı bütçesi için özellikle gelir hedeflerini iyimser bulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucunda bu yılın ilk çeyrek sonuçlarının gözden geçirilerek, gerekmesi halinde tedbir alınmasını istemişti.

Sanayi üretimi yüzde 7.5 arttı
Sanayi üretimi, Şubat ayında yüzde 7.5’le beklentiler doğrultusunda artış gösterdi.
NTVMSNBC
Güncelleme: 10:23 TSİ 08 Nisan 2008 Salı
 
ANKARA - Türkiye’nin toplam sanayi üretimi, Şubat ayında yüzde 7.5 arttı. CNBC-e’nin 16 banka ve aracı kurumun katılımıyla yaptığı ankette üretim artışının yüzde 7.7 olması bekleniyordu. Sanayi üretimi geçen yılın aynı ayında yüzde 8.1 oranında artış kaydetmişti.
 
Nestle şirketini sattı L’oreal’e talip oldu
 

 

GIda devi Nestle, kozmetik şirketi L’oreal’i satın almaya hazırlanıyor.

İlaç firması Novartis’le Alcon’daki yüzde 77 hissesini 39 milyar dolara satmak için anlaşan ve bu satışla elini güçlendiren Nestle, Fransız kozmetik devinin tüm hisseleri için teklif vereceğini açıkladı.

İsviçreli Novartis’in dün Nestle’nin Alcon’daki yüzde 25’lik hissesine 11 milyar dolar vereceğini ve kalan yüzde 52 hisseyi de 28 milyar dolara satın alacağını açıklamasından birkaç dakika sonra Nestle, L’oreal ile ilgilendiğini açıkladı. Açıklama ile L’oreal hisseleri yüzde 5 değer kazanırken teklif L’oreal’in piyasa değerini de 80 milyar dolara çıkardı. L’oreal’de halen yüzde 29 hissesi bulunan Nestle’nin, kalan yüzde 71 hisse için 55 milyar dolar önermesi bekleniyor.

L’oreal’in kraliçesi ilk üçe girecek

SATIŞTAN en kârlı çıkacak isim, L’oreal’in kraliçesi olarak da bilinen 88 yaşındaki Liliane Bettencourt olacak. L’oreal’de yüzde 27 hissesi bulunan dünyanın 17’inci en zengin kişisi Bettencourt, hisselerin Nestle’ye satılması durumunda dünyanın en zengin ilk 3 kişisi arasına girecek.

BURLINGAME, CALIF. -
The conspiracy theory trotted out to explain the twisted relationship between microprocessor rivals Intel and Advanced Micro Devices is simple: mighty Intel has enough anti-trust problems already. It can hardly afford to let its scrappy rival fail. 

AMD's Meltdown
Brian Caulfield

BURLINGAME, CALIF. -
The conspiracy theory trotted out to explain the twisted relationship between microprocessor rivals Intel and Advanced Micro Devices is simple: mighty Intel has enough anti-trust problems already. It can hardly afford to let its scrappy rival fail.
The problem: An AMD (nyse: AMD - news - people ) recovery depends less on Intel (nasdaq: INTC - news - people ) letting up than it does on making customers such as Dell (nasdaq: DELL - news - people ) happy. And while Dell was too polite to blame AMD when it axed the chip maker's products from much of its lineup last February, the numbers don't lie.
The consequence: AMD said Monday its sales for the quarter ending March 28 will be $1.5 billion, shy of the $1.6 billion analysts polled by Thomson Financial had predicted. That means lots of pink slips--1,650 to be precise--as AMD chops 10% of its workforce by the end of the third quarter.
Wall Street analysts blamed AMD's specific technical problems, rather than a broader downturn in tech spending, asserting that delays with new desktop and server processors had become a "sore spot" for Dell. "A source of AMD's shortfall is Dell's decision to reduce their AMD exposure," Citigroup analyst Glen Yeung wrote in a note to investors Monday.
Intel has hammered AMD over the past year with a new processor design and a new manufacturing process that allows Intel to pack more power into smaller, more efficient processors. (See: "Hard Core.")
As a result, during the fourth quarter of 2007, Intel owned 76.3% of the market for the "x86" processors that power most of the world's computers, up from 74.4% during the year-ago period, according to Mercury Research. That includes a tidy 4 million units a year of Apple (nasdaq: AAPL - news - people ) computers that now rely on Intel chips. AMD, by contrast, slipped to 23% from 25.3% over the same period.
Intel will likely keep picking up market share during the first quarter of this year. Citigroup's Yeung wrote that his checks with PC manufacturers suggest that Intel is still stealing market share.
Investors will want to hear a plan to stem Intel's advance April 16, when AMD talks about its quarterly results with investors. New products will help, but what analysts are really hoping to hear are reassurances that AMD has figured out how to pump out its latest designs in more predictable and far greater quantities. "They certainly will have a stronger lineup," says Nathan Brookwood, research fellow at Insight64, "if these products don't hit any more delays."
Don't take an AMD comeback for granted. The last time AMD grabbed the upper hand was in 2003, when the chip maker introduced the Opteron, a processor able to flip between running whizzy 64-bit applications and older 32-bit applications almost seamlessly. It was a dazzling move that came as Intel was investing billions in its own super-chip, dubbed "Itanium," that ultimately fell short of expectations.
AMD can't rely on slip-ups at Intel to get back into the game. This time, it has to improve its standing the old-fashioned way--by earning it.
Kravatsız CEO, 37 milyar $ zarardaki UBS’i kurtaracak
Her yıl 1 milyar dolar zarar eden Fiat’ı kârla tanıştıran CEO Marchionne, rekor mortgage zararı açıklayan UBS’in Yönetim Kurulu Başkanlığı için aday gösterildi

Yüksek riskli mortgage kaynaklı yatırımlar nedeniyle 37 milyar dolar zarar açıklayan İsviçreli bankacılık devi UBS, kurtuluş formülünü Fiat Auto CEO’su Sergio Marchionne’de arıyor. Rekor mortagage zararıyla Citigroup ile Merrill Lynch’i bile sollayan bankada, başkanlık görevinden ayrılan Marcel Ospel’in yerine Şubat ayında UBS yönetimine giren Marchionne’nin geçmesi gündemde.

Sürekli kazak giyen ve başbakanların yanında bile kravat takmadığı için rahat tavırlarıyla ünlenen Marchionne’nin stratejik zekasının, UBS’i darboğazdan kurtarabileceği belirtiliyor.

Fiat’a hayat verdi

Marchionne, 2004’te Fiat’ın başına geçtikten sonra her yıl 1 milyar dolar zarar eden İtalyan şirketi ayağa kaldırmış ve 2006’da 291 milyon euroluk rakamla ilk kez kârla tanıştırmıştı. Bununla yetinmeyen Marchionne, pazara 23 yeni model sunmayı ve 2010’da Fiat Grubu markalarıyla dünyada toplam 3.5 milyon araç satışını hedefledi.

UBS’in hissedarlarından yatırım fonu şirketi Olivant’ın CEO’su Luqman Arnold, bankanın genel kurulunda Sergio Marchionne’nin Yönetim Kurulu Başkanı seçilmesini önerdi. Arnold, UBS’in Yönetim Kurulu üyelerine 6 sayfalık bir mektup yazarak, seçilecek başkanın dürüst ve düzgün olması gerektiğini, Fiat CEO’su ve aynı zamanda UBS’in Yönetim Kurulu Üyesi Sergio Marchionne’nin bu göreve en uygun kişi olduğunu kaydetti.

UBS’in yönetimi için banka kulislerinde ayrıca İşviçre vatandaşı olan Deutsche Bank CEO’su Josef Ackermann ile ünlü İsviçreli bankacı Markus Granzoil’in adı geçiyor. İtalyan ve Kanada kökenli 56 yaşındaki Sergio Marchionne’nin, İsviçre vatandaşı olmamasının ise dezavantaj olduğu kaydediliyor.

Başbakanın yanında bile kravat takmam

Fiat Auto CEO’su Sergio Marchionne, istisnasız tüm toplantı, lansman, davet ve açılışlara siyah veya füme renkli kazak, lacivert kanvas pantolon ve kahverengi süet ayakkabılarla katılıyor. “Neden sadece bu kıyafetler?” sorusunu da şöyle cevaplıyor: “Ben hiç kravat takmadım ki, böyle rahat hissediyorum kendimi. İtalya’da başbakanın, bakanların yanında bile takmıyorum.”
Tersine gitti, 3 milyar dolar kazandı
Mortgage krizinde, küçük bir hedge fon yöneticisi tam 3 milyar dolar kazandı! Nasıl mı?

Wall Street'te mortgage krizinde kaybedenlerin sayısı artarken, küçük bir hedge fon yöneticisi John Paulson, kriziden tek kazanan olarak ortaya çıkıyor. Wall Street Journal'ın haberine göre, bundan iki yıl önce krizin kokusunu alan Paulson, mortgage piyasasının tersine bir pozisyon alarak, krizden kazançlı çıktı ve yaptığı işlemlerle yaklaşık 3 milyar dolar kazandı.

2007 yılında 15 milyar dolarlık bir yatırım fonu işleten Paulson, zamanında büyük yatırımcıların kuşkuyla baktığı bir yöneticiydi. Hatta, kendi eposta yazışmalarının başkalarının eline geçmemesi özel bir yazılım bile kullanmak zorunda kalmıştı.

Daha önce yine borsa efsanelerinde olduğu gibi, Paulson, genel geçer stratejilerin tersine gitti. 2006 yılının başlarında, piyasa mortgage alanında herhangi bir sorun olacağını beklemiyor ve düşük maliyetten borçlanarak 2007 sonunda oluşacak mortgage balonunu şişiriyordu. Wall Street'in birçok finans devi mortgage piyasasında 'bir sorun olmaz' mantığıyla yatırım yapıyordu.

Mortgage emlakçıları ve bu kağıtları dolaştıran finansçılar konut pazarının somut bir ürün olduğu varsayımıyla hiçbir zaman batmayacağını varsayıyordu. Nitekim 2007 sonlarında finans devleri kayıplarını açıklayarak bu stratejilerin yanlış olduğunu gösterdi. Paulson'un başarısı kendisini kısa zamanda ünlü yaptı, Wall Street Journal'ın haberine göre ünlü yatırımcı George Soros Paulson'un yemeğe davet ederek, stratejilerini öğrenmeye çalıştı.

Paulson bir süre Bear Stearns'de çalıştıktan sonra, 1994'te kendi hedge fonunu 2 milyon dolar sermayeyle kurarak yatırıma başlıyor. Fon 2002'de 500 milyon dolar sermayeye ulaşıyor, 2001'de batan teknoloji şirketlerinin borçlarını devralan fon ekonomi geliştikçe bu şirketleri satarak para kazanıyor.

Paulson, şimdiki oturduğu evinini de 15 yıl önceki bir diğer konut krizinde satın almıştı.

662 bin araç geri çağrıldıToyota ile General Motors firmalarına bağlı araçlarda teknik hata tespit edildi


10.04.2008 14:17Toyota ile General Motors firmaları,  satılan 662 bin 98 aracı otomatik açılır pencerelerdeki hata nedeniyle geri çağırıyor.

Japon firması Toyota yaptığı açıklamada, 2003 ve 2004 model ''Corolla''
ve ''Matrix'' 539 bin 500 aracı geri çağıracağını, bu ay sonuna doğru
araç sahiplerinin elektronik postayla bilgilendirileceğini bildirdi.

Açıklamada, firmanın otomatik açılır pencere mekanizmasının altındaki
cıvataların gevşemesiyle, pencerenin titremesi ya da kırılmasıyla ilgili
143 şikayet aldığı ve bu sorun nedeniyle 15 kişinin yaralandığı
belirtildi.

ABD firması General Motors da Toyota Matrix ile aynı platformu paylaşan
122 bin 598 ''Pontiac Vibe'' aracı geri çağıracağını kaydetti.

Samsung Başkanı halktan özür dileyip istifa etti            25.04.08
 
Güney Kore’de geçen hafta “vergi kaçakçılığı ve güveni zedelemek” suçlarından hakkında iddianame hazırlanan Samsung Yönetim Kurulu Başkanı Lee Kun-hee, 20 yıl yönettiği gruptaki görevinden istifa etti. Güney Kore’nin en etkili işadamlarından biri olan 66 yaşındaki Lee, düzenlediği basın toplantısında, “Bugün Samsung başkanlığı görevimden istifa etmeye karar verdim” dedi.

Başını öne eğerek halktan özür dileyen Lee, “Ben dahil hepimiz özel incelemeyle toplumda huzursuzluğa yol açtık. Özür diliyorum, yasal ve ahlaki olarak her şeyin tüm sorumluluğunu alacağım” diye konuştu. Lee’nin yerini kimin alacağına ilişkin bilgi verilmedi.
Lee’nin konuşmasının ardından, Lee’nin “sırdaşı” olarak bilinen Başkan Yardımcısı Lee Hak-soo ile Samsung Electronics’de yönetici olan Lee’nin oğlu ve varisi Lee Jae-yong da istifalarını açıkladı.

Samsung’dan bir sözcü, istifaları, gruba bağlı şirketlere daha fazla şeffaflık tanıyan sürecin başlaması olarak değerlendirdi.

Soruşturma açılmıştı

Samsung ile ilgili iddiaları araştırmak için kurulan bağımsız komisyonda görevli savcıların üç aydır sürdürdüğü soruşturmanın sonucu geçen hafta Perşembe günü açıklandı.
Savcıların hazırladığı iddianamede, Lee vergi kaçırmakla ve güveni zedelemekle suçlandı, ancak grup soruşturmada hakkındaki rüşvet iddialarından temize çıktı.
Samsung Yönetim Kurulu Başkanı Lee ve 9 üst düzey yöneticinin dava süresince tutuklanmayacağı belirtildi.
Savcılar, Lee’yi 114 milyon dolar vergi kaçırmakla suçladı. Samsung, Lee’nin kaçırmakla suçlandığı vergiyi ödeyeceğini ve savcıların banka hesaplarında bulduğu 4.5 milyar dolarını kullanmayacağını bildirmişti
 
Tüm dünya 117 dolarlık petrol fiyatıyla frene bastı                       25.04.08
Yüksek fiyatlardan ürken IMF uyardı: Dünya ekonomileri yavaşladı

Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları 117 doların üzerine çıkarak yeni bir rekor kırdı. ABD tipi hafif ham petrolün Mayıs teslimi fiyatı 117.60 dolara kadar çıkarken, Brent tipi ham petrolün Haziran teslimi fiyatı da 3 sent artışla varili 113.95 dolar oldu. Petrol fiyatlarının yükselmesinde, OPEC yetkililerinin ’örgütün petrol üretim miktarını artırmayacağına’ yönelik açıklamaları etkili oldu.

Yeni bir rekora imza atan petrol fiyatlarının tehlikeli bir boyuta çıktığını savunan Uluslararası Para Fonu (IMF) da “tehlike” uyarısında bulundu. IMF, yüksek petrol fiyatlarının dünyanın ekonomik büyümesini yavaşlattığını açıkladı.
OPEC ‘üretim artışı yok’ dedi

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Başkanı Şekip Halil, yüksek petrol fiyatlarını düşürmek için, petrol üretim miktarını artırmaya gerek olmadığını söylemişti.

OPEC Genel Sekreteri Abdullah El-Badri de yüksek petrol fiyatlarının arz sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkması halinde grubun üretim miktarını artırmaya çekinmeyeceği, ancak daha fazla petrolün yüksek fiyat sorununu çözmeyeceğini savunmuştu. Nijerya’da petrol boru hattına yapılan saldırılar da, petrol fiyatlarındaki artışın sebepleri arasında gösteriliyor.

Gelişmekte olan ülkeler ilk kez ABD’den fazla petrol tüketti

TÜrkİye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin petrol tüketimi ABD’yi solladı. Çin, Hindistan, Rusya ve Ortadoğu ülkeleri dünyanın günlük 85 milyon varil petrol tüketiminin 4’te birini tüketen ABD’yi dün ilk kez geride bıraktı. Gelişmekte olan ülkelerin toplam petrol tüketimi 20.67 milyon varile ulaşırken ABD’nin tüketimi 20.38 milyon varilde kaldı. Toplam nüfusu 2.45 milyar olan Çin ve Hindistan’daki oto satışları tüketim artışında büyük rol oynadı.

Yüksek fiyat ihracatçıya yarıyor ama büyüme yüzde 2 düşüyor

IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky, yüksek seyreden petrol fiyatlarının dünyanın ekonomik büyümesini yavaşlattığını söyledi. Lipsky, fiyatların yüksek olmasının ihracatçıların yararına olduğunu ancak büyümeyi yavaşlattığını belirtti. IMF’nin dünyanın ekonomik büyüme tahminlerini petrolde kısmen düşük fiyatlara dayandırdığını ifade eden Lipsky, IMF’nin sadece petrol fiyatları değil, aynı zamanda yüksek gıda fiyatları ve mali sektördeki sorunlar yüzünden küresel ekonomik büyümeyi yüzde 1 ve 2 arasında düşürdüğünü yineledi. IMF, Ocak’ta yüzde 4.1 olan küresel ekonomik büyüme oranını yüzde 3.7’ye çekmişti.

IMF: Türkiye yumuşak inişte

IMF’nİn Avrupa ekonomileriyle ilgili tahmin ve değerlendirmelerinin yer aldığı Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı. Raporda, Türkiye dahil yükselen Avrupa ekonomilerinin kısa vadeli görünümü için “Hızlı büyüme döneminden sonra daha ağır ve kolay denetlenen bir büyüme oranına geçiş” anlamına gelen “soft landing- yumuşak iniş” tanımı yapıldı. Rapora göre, Türkiye’nin reel GSYİH’si bu yıl yüzde 4 büyüyecek. Türkiye 2009’da ise yüzde 4.3 büyüme kaydedecek. Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’de enflasyonun bu yıl tüketici fiyatlarıyla yüzde 7.5, gelecek yıl yüzde 4.5 artacağı tahmin edildi.

Cari işlem açığının GSYİH’ye oranının 2008 için yüzde 7.6 olacağı, kamu dengesinin yüzde 2.1 ile ekside olacağı belirtildi.
'Peugeot Citroen'in üretimi için Türkiye de adaylarımızdan biri'                              25.04.08
PSA'nın CEO'su Christian Streiff, yaptığı açıklamada Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 4 ülkeden birinde 300 milyon Euro'luk yatırım planladıklarını belirtti..
Peugeot Citroen'in CEO'su Christian Streiff, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 4 ülkeden birinde toplam 300 milyon Euro yatırımla bir üretim tesisi kurmayı amaçladıklarını açıkladı. PSA Peugeot Citroen grubu CEO'su Streiff, 3 Ekim 2007'de Bursa'da düzenlenen Minicargo'nun töreninde yaptığı konuşmada "Bugün, grubumuzun gelecekte Türkiye'deki stratejik konumuyla ilgili bir başlangıç niteliği taşıyor" ifadesini kullanmıştı. Bu ifadeler Türkiye'de olası bir otomobil üretim için de sinyal niteliği taşımıştı. Dün Paris'te yaptığı açıklamasında CEO Streiff, düşük karbondioksit emisyonlu araçlar üretecek tesislerden biri için düşünülen ülkeler arasında, Polonya, Romanya, Ukrayna ve Türkiye bulunduğunu belirtti. Streiff son kararın yıl sonuna kadar alınacağını bildirdi. Yeni motor üretimi ile ilgili bir tesisin ise Fransa'da olacağını bildirdi.

MAGNA DA ÜRETİME GELİYOR
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, geçen yıl Türkiye'de 800 milyon ile 1.2 milyar Euro tutarında yatırım yapmayı planlayan 3 firmanın kendisiyle temas halinde olduğunu açıklamış bunlardan birinin de 4x4 üreticisi Manga olduğu ortaya çıkmıştı. Avrupa'nın otomobil devi Peugeot-Citroen grubu 2010 yılında dünya genelinde 100 bin araç satarak dünyadaki satış rakamlarını üçe katlamayı hedefliyor. Türkiye'deki faaliyetlerini halen distribütörlük bazında yürüten Peugeot Otomotiv AŞ, Türkiye'deki üretim stratejisini fason firmalar üzerine kurmuş durumda. 1995'te binek araçların Türkiye'de dağıtım ve pazarlamasını gerçekleştirmek üzere kurulan Peugeot Otomotiv A.Ş. 2000'de Bursa Karsan Fabrikası'nda üretilen hafif ticari araçların ülke çapında dağıtım ve pazarlamasını üstlenen Karsan Pazarlama ile birleşmesinin sonucunda Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş'ye (POPAŞ) dönüştü. Bu işbirliği 2002 yılında yeniden yapılandırıldı ve Kıraça AŞ firmada sahip olduğu yüzde 40 hissesini Peugeot'ya devretti. PSA (Peugeot- Citroen Grubu) Grubu'na bağlı olan Peugeot'nun şu anda ülkemizde direkt kendi yaptığı araç üretimi bulunmuyor.
 
 
Türk-İş araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin "açlık sınırı" olarak kabul edilen asgari aylık mutfak harcaması Nisan ayında yüzde 2.91 artarak 717 YTL oldu.
                                                                                                                 25.04.08
Diğer gereksinimlerle birlikte bir ay boyunca yapılması gereken toplam harcamanın asgari tutarı 2 bin 335.7 YTL olarak belirlendi.

Türk-İş Araştırma Merkezi'nin her ay düzenli olarak yaptığı "açlık ve yoksulluk sınırı" çalışmasının Nisan ayı sonuçları, dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırının 717 YTL, yoksulluk sınırının da 2 bin 335 YTL 73 YKr olduğunu gösterdi. Net 481 YTL olan aylık asgari ücretin dört kişilik ailenin ancak 5 günlük mutfak giderini karşılayabildiği bildirildi.

Mutfak enflasyonu geçen aya göre yüzde 2.91 oranında artarken, son on iki aylık artış yüzde 13.60 ve ortalama yıllık artış ise yüzde 11.67 oranında gerçekleşti. Gelir artışları 2008 yılının enflasyon hedefi olan yüzde 4 ile sınırlı tutulan kesimin geçim şartları, daha yılın ilk dört ayında yüzde 4.22 olarak gerçekleşen mutfak enflasyonu sonucunda daha da ağırlaştı. Gıda harcaması tutarı geçen yılın aynı ayına göre 86 YTL arttı. Gıda ile birlikte kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve benzeri diğer zorunlu harcamaları için aile bütçesinden önceki yıla göre bu ay yapılması gereken ek harcama tutarı ise 280 YTL oldu.

BAKLİYAT FİYATLARINDA ARTIŞ

Hesaplamalara göre; Nisan'da, et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta; özellikle bakliyat fiyatlarında yüksek fiyat artışları oldu. Kuru fasulye yüzde 24.09, nohut yüzde 24,35, yeşil mercimek yüzde 40.58 ve kırmızı mercimek yüzde 47.69 oranında arttı. Bu harcama grubu içerisinde yer alan et ve sakatat fiyatı aynı kalırken, tavuk fiyatı yüzde 5.96 oranında artış gösterdi. Yumurta fiyatı ise yüzde 10 oranında geriledi.

Geçen ay ortalama meyve-sebze kilogram fiyatı 1.96 YTL olarak hesaplanırken bu ay 2.04 YTL'ye yükseldi. Ekmek, pirinç, un gibi ürünlerin bulunduğu grupta; pirinç fiyatı aylık yüzde 60.61 oranında artışla dikkat çekti. Bulgurdaki artış ise yüzde 15.52 olarak hesaplandı. Ekmek, makarna, un, irmik fiyatları ise henüz değişmedi. Tereyağı, zeytinyağı ve margarin fiyatı aynı kalırken, Ayçiçek yağı fiyatındaki artış bu ay yüzde 7.22 oranında oldu. Böylece, Ayçiçek yağı yılbaşından bu yana yüzde 37.57 oranında arttı.
Microsoft’un karı yüzde 11 düştü
Dünyanın bir numaralı yazılım şirketi Microsoft’un, kendi mali yılına göre üçüncü çeyrekteki karı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 düştü.
Güncelleme: 13:06 TSİ 25 Nisan 2008 Cuma
 
SEATTLE - Microsoft’tan yapılan açıklamada, şirketin, 31 Mart’ta sona eren üçüncü çeyrekte karının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 düşerek 4.39 milyar dolar (hisse başına 47 sent) olduğu bildirildi. Şirket geçen yıl aynı dönemde 4.93 milyar dolar (hisse başına 50 sent) kar etmişti.
Geçen yıl üçüncü çeyrekte satışları 14,4 milyar dolar olan şirketin bu dönemde satışları 14,45 milyar dolar oldu. Microsoft’un hisse başına 45 sentle satışlarının 14,49 milyar dolar olması bekleniyordu.

Microsoft’un Finans Direktörü Chris Liddell, Microsoft’un karına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Zor ekonomik koşullara rağmen, çok iyi bir performans” dedi.

MİCROSOFT’UN YAHOO’YA ÖNERİSİ

Bu arada Liddell, Yahoo’nun Microsoft’un önerisiyle ilgili olarak daha iyi bir anlaşma gibi “gerçekçi olmayan beklentilerini” sürdürmesi halinde önerilerini geri çekmeye ya da farklı arayışlara girmeye hazır olduklarını söyledi.

Anlaşmak için hızlı davranmanın bir anlam ifade ettiğini belirten Liddell, bu hafta sonuna kadar Yahoo ile anlaşmaya varamamaları halinde, Microsoft’un önerisini yeniden gözden geçireceğini ve gelecek hafta yeni planlar açıklayacağını söyledi.

Liddell, Microsoft’un üç hafta önce Yahoo direktörler heyetine yönelik, yarına kadar bir anlaşmaya varılamaması halinde 44 milyar dolarlık teklifini geri çekeceği ve Yahoo hissedarlarına teklif götüreceği yönündeki tehdidini yineledi.

“Yahoo’ya gönderdiğimiz son mektupta altını çizdiğimiz gibi, Yahoo ile bu hafta sonuna kadar anlaşma konusunda ilerleme kaydedemememiz halinde, alternatiflerimizi yeniden düşüneceğiz” diyen Liddell, bu alternatiflerin Yahoo hissedarlarına teklif götürmeyi ya da Yahoo’ya yaptıkları teklifi geri çekmeyi ve diğer fırsatlara odaklanmayı kapsadığını ifade etti.

Microsof, Yahoo’yu satın almak için bu şirkete 44 milyar dolarlık teklifte bulunmuş, ilke olarak teklife karşı olmadığını belirten Yahoo ise Microsoft’un önerisini çok düşük bulduğunu bildirmişti.
Garanti’nin 3 aylık kârı yüzde 15 artarak 494 milyon YTL’ye çıktı        05.03.2008
Garantİ Bankası 2008 yılının ilk çeyreğinde konsolide net kârını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artırarak 494 milyon 147 bin YTL’ye yükseltti.

Aktif büyüklüğü 82 milyar 97 milyon YTL seviyesine çıkan Garanti Bankası’nın kredileri yüzde 16 artarak 60 milyar 356 milyon YTL’ye ulaştı. Bankanın özsermaye kârlılığı yüzde 27.4, aktif kârlılığı ise yüzde 2.5 olarak gerçekleşti.

Bankanın 2008’in ilk çeyreğindeki performansını değerlendiren Genel Müdür Ergun Özen, “2007’de bankamızın tarihindeki en başarılı sonuçları elde etmiştik. 2008’e de aynı hızla başladık. Bilançomuzu kredi ağırlıklı büyüttük, aktif kalitemizi bozmadık ve kârlılığımızdan ödün vermedik. Bir yandan kilit ürünlerde pazar payı alırken, diğer yandan dağıtım ağımızı yaygınlaştırmaya devam ettik. İlk çeyrek sonunda Paramatik sayımızı 300’ün üzerinde artırarak en yaygın ikinci ATM ağına sahip olduk. İlk 3 ayda 40’ın üzerinde yeni şube açarak, yılsonuna kadar 750 şubeye ulaşma hedefimize bir adım daha yaklaştık” dedi.

2007’nin en fazla kredi veren bankası olduklarına dikkat çeken Özen, Garanti Bankası’nın yılın ilk çeyreğinde de kredilerde sektör ortalamasının çok üzerinde büyüdüğünü ifade etti. Özen şunları söyledi: “Garanti Bankası’nın TL kredileri yüzde 11, yabancı para kredileri dolar bazında yüzde 9, gayri nakdi kredileri ise yüzde 17 artırarak, ülke ekonomisine 60 milyar YTL’lik finansman desteği sağladı. Nakdi ve gayri nakdi krediler toplamında sektör lideriyiz.”
 
 
 
  Bugün 12 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol