Gökhan SIR 151820063012 ESOGU
  Ocak Ayı Ekonomi Haberleri
 

 

Cari açık çok ciddi sorun, bu tablo elde patlar
Nedim Şener
 
Eski Hazine Müsteşarı, CHP milletvekili İlhan Kesici'nin 2008 bütçesi hakkında CHP adına yaptığı konuşma çok ses getirdi. 'Politik' değil, 'teknik' eleştiri yaptığını belirten Kesici, Milliyet'e açıklamalarında da özellikle borç ve cari açık sorununa dikkat çekti:
"Asıl riskli alanlardan biri özel sektördür. 2001'de borcu 44 milyar dolardı, şimdi 147 milyar dolar. Bu ufak bir krizde olağanüstü sarsıntı demektir.
Türkiye'yi 1994 krizine sokan şey, cari açıktı. 6.5 milyar dolar nedeniyle Türk ekonomisi ödeme sıkıntısına girer diye düşünüldü. 2001'de cari açığımız 10.5 milyar dolardı. Türkiye bunu finanse edemez diyerek tedirginlik başladı ve kur aldı başını gitti.
2002'de cari açık 1.5 milyar dolara indi. 2003-2007 yılı arasında 5 yılda 116 milyar dolar. 2008 için 39 milyar dolar tahmini var.
Elbette açık yalnızca AKP döneminde olmadı. 1975 - 2002 arası toplamı 50.5 milyar dolar. Son 5 senede 116 milyar dolar. Böyle bir resim, değil Erdoğan, kimin elinde olursa olsun patlar. Nedeni sıcak para. Beş senenin cari açığı 116, sıcak para 108 işte formül burada.
Kesici'nin sorularımıza yanıtları şöyle:
 
İktidarın 10 bin dolar dediği kişi başına gelirin 3 bin dolarlar düzeyinde olduğunu söylediniz. Bu hesap neye dayanıyor?
İşte 2008 yılı programı. Kişi başına milli gelir 10 bin doları buldu deniyor. Ama buna cari rakamla bakılmaz. Ortak bir bazla bakılır. DPT'nin ortak bazı 1998 fiyatlarıdır ve 1998 dolar fiyatıyla bakıldığında 2002 yılında kişibaşına milli gelir 3.090 dolarmış, 2007 sonunda 3.740 dolar. Şimdi bunun böbürlenecek yanı var mı?
 
Peki size göre en önemli sorun ne?
Ekonominin içinde bulunduğu hali ciddiye almak lazım. 2000 yılını hatırlayalım. IMF ile program yapıldı, her şey iyi gidiyor. Kur hareket etmiyor, TL istikrarlı, 'dünyaya model olduk' halleri vardı. 2001 Şubat'ta kriz çıktı. O zaman da ekonomiyi boğan borçtu. Şimdi de onun çok benzeri var.
Bunun ucu kötü. Türkiye borç sarmalı içinde. Dış ticareti etkileyen bir kur rejimiyle dış denge açığı ortaya çıkar. Bu, cari açık olarak görülür, finanse edilmesi tartışmalı olur. Borç verenler panikler. Bunun işaretleri var. Mayıs 2006'da böyle bir hal var idi. 'Yabancı yatırımcıya sermaye üzerinden vergiyi sıfıra indiriyoruz' diyerek sıkıntıyı giderdiler. Bu dünyanın hiçbir yerinde olan şey değildir. Türk vatandaşlarını yüzde 10 vergilendiriyoruz, yabancılara sıfırlıyoruz.
 
Altı göstergenin tamamındaTürkiye en kötü durumda
 
 
Yabancılardan da uyarılar geliyor?
Evet, IMF'nin hükümete verdiği bir rapor var. Raporda krizle ilgili kırılganlık göstergeleri var. 6 göstergede de durumumuz kötü. Bunun anlamı krize yaklaşmaktır.
Birincisi, Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli borçlara oranı. Türkiye en küçük. Cari işlemler açığının milli gelire oranı, yüzde 8 ile Türkiye birinci. Kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 60'ın üzerinde. Türkiye en kötü. Dördüncüsü, özel sektöre krediler artış oranının milli gelire oranı. En kötü halde bu oran yüzde 8'in üzerinde.
Demek ki bankaların kredilerinde daralma olacak. Bunun iktisadi etkisi olur, piyasa daralır. Durgunluğa yakın durum ortaya çıkar. IMF bu raporla düğme benim elimde mesajı veriyor.
ABD'deki olay yalnız ABD'nin sorunu olarak kalmaz. ABD ekonomisini yeni yeni vurmaya başladı. Bu Avrupa ekonomisini etkilerse tüm düynadaki fonlar geri çağrılabilir. Tabii ki Türkiye ekonomisi bir darboğaza girer. ABD'de tüketici piyasası 10 trilyon dolardır. Daralma tüm dünyayı, bizi de etkiler.
 
Bizzat Başbakan, "IMF'ye borcumuz 20 milyar dolardan 7 milyar dolara indi. Ayrıca ucuz kredi alıyoruz, neden bundan yararlanmayalım?" sözlerini duyduk. Size göre bu bir başarı hikâyesi değil mi?
Mart 2008'de Türkiye ile IMF ilişkisi bitiyordu. Normalde hükümetler IMF'den kurtulmak ister. Halbuki Başbakan, 'IMF ile programa devam edeceğim' diyor. Ama bu aldatmacadır. Bu, dünya Türkiye'ye IMF gözlüğü ile bakacak demektir. Bu adam hasta, doktor başından ayrılmıyor demektir. IMF'nin tüm dünyadan alacağı 9 milyar dolar, 8 milyar doları Türkiye'den.
 
Kredi kartı borcundaki artışı, iç borcun 140 katrilyondan 268 katriyona çıkışını, 184 milyar dolar faiz ödenmesini olumsuzluk olarak anlatıyorsunuz. Tüm bu faktörler siyasi bedel ödetiyorsa AKP neden yüzde 47 oy aldı?
Tüketici kredilerinden durum tam da Amerikan halkının halidir. 2002'de kart borçları 4 milyar dolar iken, şimdi 74 milyar dolara çıktı. Bu rakam seçimlerde bile etkili olmuştur, borcu olanların 'Aman faiz çıkmasın, aman kur zıplamasın' deyip AKP'ye oy verdiğini düşünüyorum. AKP'nin başarısını da ben 2001 krizine bağlarım. Türkiye Mayıs 2006'da kriz bandına girmişti. Yabancıları, vergiyi sıfıra indirerek ve yüzde 17 gibi dünyanın en yüksek faizini vererek kalmaya ikna etiler. Bunların ne kadar kalacağını tahmin etmek zor ama sürdürülmez olduğu açıktır.
Yüzde 47 için şunları söylemek mümkün: Medyanın yarısı hükümet kontnolünde, belediyeler, valilikler 10 milyar dolarlık olağandışı kişisel yardım organizasyonu yaptı. Müslüman, dindar cumhurbaşkanı söylemleri etkili oldu.
 
Postmodern Duyun-u Umumiye gündeme gelir
 
Borcun üzerinde dururken Osmanlı örneğini veriyorsunuz, şartlar aynı mı?
Elbette tam olarak değil. Ayrıca yalnızca ben değil, 1 Ocak'ta Financial Times'ta yazan Harward Üniversitesi'nden Profesör Naill Ferguson, Amerika'nın borcundaki yüksekliği anlatırken Osmanlı örneğini verdi. Şunu söylüyordu: 'Borçlu ülkeler eninde sonunda aldıklarından fazlasını öderler.'
Osmanlı 1854 Kırım Harbi'nin finansmanı için 15-20 kere borç aldı. Sonunda ödeyeceği faiz gelirinin yüzde 25'ini buldu. (2008'de 56 milyar YTL faiz ödemesine karşılık toplam gelirler 204 miyar YTL, oranı yüzde 27.5. Dolayısıyla borç işini ciddiye almak lazım.) Osmanlı'nın borçları için Duyun-u Umumiye kuruldu. İdare topladığı paranın 80 lirasını kendisine, 20 lirasını Osmanlı'ya verdi. Bu, devlet olmaktan çıkmaktır. Şimdi de postmodern bir Duyun-u Umumiye gündeme gelir. Yani borcun politik bedeli olur.
 
Politik bedel Ata uçağına binememektir
 
Nedir borcun politik bedeli?
17 Aralık 2005'te Başbakan AB üyeliği için Brüksel'e gitti. Müzakerelerde anlaşamadı, gidiyorum dedi, ayağa kalktı. Ata uçağı hazırlanırken tekrar oturdu. Geri oturmasının bir sebebi var. "Eğer Ata uçağına binersen yabancı fonlar çekilir, kriz olur, politik etkileri seni Meclis'ten dışarı atar" dediler. Oturdu, oturdu ama anlaşmaya kendisi imza atamadı. Şimdiki İçişleri Bakanı Beşir Atalay attı. Tarihe karşı kendisini şuçsuz göstermek için. Çünkü o anlaşma Kıbrıs'ı tek bir Kıbrıs olarak kabul etti. Türkiye bu kadar borçlu olmasaydı, Başbakan bu belgeyi imzalamazdı. Öbürü Kuzey Irak ilgili hallerdir. "Şunu yaparız bunu yaparız" diye ayağa kalkıyor Türkiye, sonra yerine oturuyor.
 
 
 
Hükümete Nakşi Padişah'ın şiiriyle seslendi:
'Ey hükümet! Gaflet uykusundan uyan'
 
Peki, hükümete ne söylemek gerekir?
Bunun için Osmanlıca bir tabir kullanayım. AKP'nin çekirdek kadrosu zaman zaman Osmanlıca ifadeler kullanır, sever. Onlar bunun ilkelini kullanıyor. Biz biraz yükseltelim. Osmanlıca'da idrak-i meali denen şey vardır. Yani herkes idrak edebildiği kadar anlayabilir; ya bunlar bu işi bilmiyorlar, ufukları dar ya da herkesi yanıltıyorlar. Daha çok Nakşibendi mahfillerinde söylenen çok hoş ilahi vardır. Ben de çok severim. 3. Murat'a aittir. O dörtlükle sesleneyim belki o zaman anlarlar:
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrailin kastı canadır inan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan.
 
Şimdi bu ilahiyi sadece ilahi olarak dinlemek yerine gözlerim kelimesini çıkarıp hükümet kelimesini koymak lazım. Yani, 'Uyan ey hükümet gaflet uykusundan uyan' demek lazım.
 
50'ye yakın AKP'li kulise gelerek kutladı
 
Meclis'te bütçe üzerine yaptığınız konuşma çok ses getirdi. AKP tarafında bir yankısı oldu mu acaba?
Bütçe konuşması için Deniz Bey (CHP Lideri Deniz Baykal) görev verdi. Normalde bütçe konuşmalarını genel başkanlar yapar. Benim için çok hoş bir olanaktı.
Hükümet tarafından geçmiş yıllarla ilgili müthiş bir makyajlama yapıldı. Ekonomi uçtu, Ay'a gitti, Jüpiter'e gitti dendi. Bu zemin doğru mu, onu analiz ettik. İkincisi uyarı ve öneriydi. Gelin övünmeyi, şişinmeyi bırakın dedik. Bizde şöyle bir âdet var: Bir partinin sözcüsünü diğerleri alkışlamıyor.
Konuşmamı CHP, MHP ve DTP beraber alkışladı. Bu parlementoda ilk kez olan bir şey. AKP'liler Genel Kurul'da alkışlamadı ama kuliste 50 civarında AKP milletvekili beni kutladı. AKP'de de çok samimi insanlar var. Fakat bunlar beş senedir müthiş bir beyin yıkama altındalar. Makyajını kazımak gerekiyordu. Ortaya koyduğumuz fotoğraftan onlar da memnun oldular. Fakat bunu yaparken 'kahrolsun AKP' demediğimiz için de alınmadılar.
 
Son bir soru, bu bahsettiğiniz riskleri sıcak görmüyor mu? Neden ciddi bir çıkış yok?
2006'da gitmeye başlamıştı, vergiyi kaldırarak durdurdular. Goldman Sachs geçenlerde bir rapor yayımladı. Milli paraları normalden değerli olan 10'a yakın ülke saydı. "Türkiye bunların arasında en kötüsü" dedi ve uyardı.
Standard and Poor's, "Bu ülkelerdeki menkul varlıklarınızı yüzde 6'dan yüzde 4'e indirin" dedi. 2006-2007 cicim ayları bittt. Dünyada büyüme bitti. Büyüme daralacak, fiyatlar artacak. Bu açık. 2008'den itibaren uluslararası sermaye hareketlerinde daralma olacak, dünya ekonomisi daralacak. Kredilerde sorunlar çıkacak. Türkiye'yi yönetenler bu resmi iyi okumalı. Yoksa çok can yanar.
 
ZARAR DALGASI
ABD ekonomisinde durgunluk beklentisinin artması borsaları sarstı Asya borsalarının yanı sıra İstanbul Borsası'nda sert düşüşler yaşandı
Ayfer Yıldız
 
ABD'de Citigroup ve JP Morgan gibi büyük banka zararlarının yanı sıra perakende ve enflasyon verilerinin ekonomide durgunluk beklentilerini artırması dünya borsalarına satış getirdi.
Önceki gün Dow Jones endeksinin yüzde 2.17, Nasdaq'ın ise yüzde 2.45 değer kaybıyla kapatmasının ardından Asya Pasifik borsalarında yüzde 5'e varan düşüşler yaşandı. Gelişmelerden nasibini alan İstanbul Borsası'nda da günlük kayıp yüzde 2.55'i buldu.
ABD'den gelen perakende rakamının durgunluğu işaret etmesi resesyon kaygılarını güçlendirdi. Dün de ABD'de TÜFE endeksinin yüzde 4.1'lik oranla 17 yılın en hızlı yükselişini kaydettiği açıklandı. Bu artışta enerji ve gıda fiyatlarındaki yüksek artış etkili oldu. ABD'den art arda gelen bu olumsuz açıklamalar piyasalardaki dalgayı artırdı. Kısa vadeli görünümün kötü olduğuna dikkat çeken uzmanlar, FED Başkanı Ben Bernanke'nin yarım puanlık faiz indirimi yapmasını bekliyorlar.
 
ABD konut rakamları
En büyük ihracat pazarı ABD olan Asya borsalarında da sert düşüşler yaşandı. Japon Nikkei Endeksi günü yüzde 3.4 kayıpla kapattı. MSCI Asya Pasifik endeksi yüzde 3.3, Hong Kong Hang Seng yüzde 5.4, Shanghai Endeksi yüzde 2.8 oranında düştü. Avustralya, Hindistan, Güney Kore'de de borsalarda keskin düşüşler yaşandı.
Dow Jones dün de yüzde 0.28 değer kaybetti. Teknoloji hisselerindeki düşük kâr beklentisi Dow Jones'un düşüşünü etkiliyor.
Bugün de ABD konut rakamları ve Merill Lynch'in bilançosu açıklanacak. Konut verileri ekonomisinin canlılığını göstermesi açısından piyasalar tarafından önemli olarak algılanıyor.
 
Endeks Yüzde
MSCI Asya Pasifik        -3.3
Hong Kong Hang Seng -5.4
Singapore Straits Times -2.4
Nikkei   -3.35
Shanghai Endeksi         -2.8
Almanya           -1.25
İngiltere            -1.37
Fransa -0.48
 
 
 
 
TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR?
Dolar 1.1810'u gördü
 
Dolar bankalararası piyasada 1.1795 seviyelerini gördü, kapanışı ise 1.1715'ten yaptı. Bugün valörlü işlemlerde ise dolar kotasyonları 1.1810'u gördü. Yen-dolar paritesi ise 106.61'e çıktı.
Global piyasalardaki çalkantı, yatırımcıların mevcut riskli pozisyonlarından çıkmalarına neden oluyor. Doların global piyasalardaki zayıf seyri Japon yenini son 2.5 yılın en yüksek seviyesine taşıdı.
 
 
Altın ve petrol düştü
Bu arada, altın fiyatları kâr realizasyonları ve petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle yüzde 2 gerileyerek 881.40 dolara indi.
Londra Brent petrolü de ekonomik olumsuzluklar ve OPEC'in üretimine ilişkin işaretleriyle varil başına 1 doları aşkın geriledi.
Brent petrolü varil başına 89.79 dolar, ABD ham petrolü ise varil başına 90.89 dolardan işlem gördü.
 
 
 
Borsadaki kayıp yüzde 3'ü buldu
 
Yurtdışındaki satış dalgası İstanbul Borsası'nı da etkiledi. Sabah seansına satışlarla başlayan endeks, gün içinde 48 bin 238 seviyelerini test etti.
Endeksin gün içindeki kaybı 2 bin puanı geçti. ABD'de kapasite kullanım ve sanayi üretimi oranlarının etkisiyle Dow Jones endeksinin artıda açılmasının etkisiyle endeks ikinci seansta biraz toparlanarak yüzde 2.55 kayıpla 49 bin 93 puandan kapandı.
Böylece endeks 13 Eylül 2007 tarihinden sonra ilk kez 50 bin puanın altında bir kapanış yapmış oldu. Maliye'nin başlattığı inceleme sonucunda en yüksek düşüş yüzde 5 ile yatırım ortaklıklarında görüldü.
İşlem hacmi ise yüzde 50'lik artışla 2.01 milyar YTL'ye yükseldi.
 
 
 
 
JP Morgan ucuz atlattı, şimdi sıra Merrill Lynch'te
 
EKONOMİ SERVİSİ
ABD'nin en büyük üçüncü bankası JP Morgan Chase, dördüncü çeyrek kârının yüzde 24 düşerek beklentilerden daha fazla gerilediğini ve riskli mortgage kredilerinde 1.3 milyar dolar kaybettiğini açıkladı. 2007'nin bütünü için ise 15.4 milya r dolar rekor net kâr açıklayan JPMorgan Chase, 2008 yılına 'son derece tedbirli' girdiğini açıkladı.
JP Morgan, 2007 yılında ABD'de yaşanan mortgage krizini rakiplerine oranla daha iyi idare etmiş, kriz en çok ABD'nin en büyük bankası olan Citigroup'u etkilemişti. 18.1 milyar dolar kayıp yaşayan Citigroup'un ardından şimdi de gözler Merrill Lynch'in bugün açıklayacağı sonuçlara çevrildi. Wall Street'te, Merrill Lynch'in 10 milyar dolarla 25 milyar dolar arasında bir kayıp açıklayabileceği konuşuluyor.
 
Japonya'ya da sıçradı
Öte yandan, ABD'de yaşanan mortgage krizi, tüm dünyayı etkilemiş görünüyor. Japonya'nın en büyük bankası olan Mitsubishi UFJ Financial'ın da mortgage kredilerine bağlı olarak 470 milyon dolar kaybının olabileceği belirtiliyor. Avrupa'da da bankaların, krizden hangi bankaların etkilendiğini bilemedikleri için kredi alışverişini en aza indirdiği belirtiliyor. İngiltere'nin zor durumdaki beşinci büyük banka dışı mortgage kredisi şirketi Northern Rock'ın kamulaştırılacağı endişesinin artması üzerine, hisseleri dün yüzde 20'nin üzerinde düştü.
 
 
 
Gözler Merkez'in faiz kararında
 
AA
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, bu yılın ilk toplantısını bugün yapacak. Para Politikası Kurulu toplantısına, Kurul Başkanı ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Başkan Yardımcıları Erdem Başçı, Burhan Göklemez, Mehmet Yörükoğlu ile kurul üyesi İbrahim Turhan'ın katılması bekleniyor.
İlk aşamaya, Merkez Bankası yetkilileri ve uzmanları ile Hazine Müsteşarlığı yetkilileri katılacak. Aynı gün gerçekleşecek ikinci aşamada ise sadece Para Politikası Kurulu üyeleri toplanacak ve görünüme ilişkin son değerlendirmeler yapıldıktan sonra oylamaya geçilecek. Oylamadan sonra Para Politikası Kurulu üyeleri, gerekçeye temel teşkil edecek kısa metni oluşturacaklar. Karar, gerekçesiyle birlikte Merkez Bankası tarafından açıklanacak.
Bu arada piyasa, Merkez Bankası'nın bugün yapacağı toplantıda kısa vadeli faiz oranlarında 0.25-0.50 puan arasında indirim yapacağı beklentisi içinde. Halen gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 15.75, borç verme faiz oranı da yüzde 20 olarak uygulanıyor.
 
 
 
Hak Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Ömer Dilber:
Endeks 47 bin 200'ü test edebilir
 
"Yurtdışı piyasaların etkisiyle İstanbul Borsası, güne satıcılı başladı. Özellikle sabah dolar-yen paritesinin 106 seviyelerini test etmesiyle beraber Asya Pasifik borsalarında yaşanan yoğun satış İMKB'yi etkiledi. Öğleden sonra gelen ABD enflasyon datası satışları artırdı. Gün içi en düşük seviyeleri gördük.
Daha sonra gelen kapasite kullanım oranlarının beklenenden iyi gelmesi nedeniyle piyasalar tepki alımı yaptı. 49 bin endeks için önemli bir destek seviyesi. Endeks buralarda taban oluşturma gayreti içinde olacak. Yurtdışı piyasaların daha kötü bir seyir izlemesi durumunda endeks, ana trend desteği olan 47 bin 200 seviyeleri test edilebilir.
 
 
 
 
Merrill Lynch'in anketi umutsuzluğa yol açtı
Fon yöneticileri resesyon bekliyor
 
Uluslararası yatırım bankası Merrill Lynch'in Fon Yöneticileri Araştırması'na göre, kurumsal yatırımcılar ilk defa kredi sıkıntısının küresel bir resesyona yol açabileceğini kabul etti.
Merrill Lynch'in 4-10 Ocak arasında toplam 671 milyar dolarlık varlık yöneten 195 fon yöneticisi arasında yaptığı araştırmaya göre, araştırmaya katılanların yüzde 19'u 12 ay içinde küresel bir resesyon olmasının olası veya çok olası olduğunu bildirdi.
Küresel resesyonun zaten başlamış olduğunu düşünen katılımcıların oranı ise aralık ayına göre iki katına çıkarak yüzde 4'ten yüzde 8'e ulaştı
 
.Faiz indirimi İMKB'de kan kaybını kesemedi
FED'in faiz indirimi İMKB'de kan kaybını durduramadı. Kararın açıklanmasının hemen ardından toparlanma işaretleri gösteren borsa, tekrar inişe geçerek günü yüzde 2.09 kayıpla kapattı
Ayfer Yıldız
 
ABD Merkez Bankası FED'in gösterge faizi 75 baz puan düşürdüğünü açıklaması piyasaların yaralarını sarmaya yetmedi. FED'in faiz indirimi sonrasında Avrupa borsaları toparlanırken, İstanbul Borsası da kayıplarını bir miktar telafi etti.
 
43.9 milyar dolarlık kayıp
Ancak daha sonra piyasalarda ibre tekrar eksiye döndü. Endeks, günü yüzde 2.09 değer kaybıyla 44 bin 593 seviyesinden tamamladı. Böylece son 6 günde borsadaki şirketlerin piyasa değerinde 43.9 milyar dolarlık erime oldu. Uzmanlar, piyasanın FED'in faiz indirimine düşüşle tepki vermesinin, tedirginliği giderememiş olmasına bağladı.
 
Bir toparladı, bir düştü
Güne Asya Pasifik borsalarının yoğun satışlarının etkisiyle 1500 puan düşerek başlayan İMKB, gün içinde en düşük 42 bin 943 seviyesini gördü. Avrupa borsalarının yüzde 5 değer kaybından yüzde 3'e toparlanmasının etkisiyle endeks ilk seansı 44 bin 305 seviyesinden kapattı.
İkinci seansa tedirgin başlayan İMKB, saat 15.30'da FED'in faiz indirim kararıyla gün içi en yüksek seviyesi olan 45 bin 544 seviyesine yükseldi. Daha sonra Avrupa borsalarının eksiye dönmesiyle günü 44 bin 593'ten kapattı. İşlem hacmi 2.8 milyar YTL olarak gerçekleşti.
Piyasaların çok çalkantılı ve sıkıntılı bir süreçte bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, bugün Asya Pasifik borsalarının vereceği tepkinin İMKB'nin seyrini belirleyeceğini kaydetti.
Endeksin 43 bin seviyesinde ana desteği bulunduğunu kaydeden uzmanlar, direnç seviyesinin 54 bin 300'de bulunduğunu söyledi.
 
Hisse satan dolar alıyor
Bankalararası piyasada 1.2190-1.2480 YTL aralığında hareket eden dolar, ABD Merkez Bankası'nın olağanüstü toplanarak 75 baz puan faiz indirdiğini açıklamasıyla 1.1990 YTL'ye geriledi. Dolar, bankalararası piyasada 1.2110 YTL'den kapandı. Dolar, dün gün içinde gördüğü 1.2480 YTL ile 22 Ekim'den bu yanaki en yüksek değerine ulaştı.
Bu arada yen, dolar karşısında 2.5 yılın zirvesini gördü. 7 Ekim 2009 vadeli gösterge bononun faizi ise yüzde 0.48 oranında artarak yüzde 16.79'a çıktı.
 
Altın güvenli liman olmaktan çıktı
 
ABD'nin tetikleyebileceği global durgunluk korkusu emtia piyasalarına da satış getiriyor.
Büyümenin yavaşlaması durumunda bakır, petrol gibi emtia talebinin azalacağı endişesi ürün fiyatlarını düşürürken altın fiyatları da geriledi. Altın fiyatları, euro'nun dolar karşısında gerilemesi, enerji fiyatlarının düşmesi ve global piyasalardaki çalkantının metalde kâr satışlarını etkilemesiyle iki haftanın en düşük seviyesine geriledi.
Ancak işlemciler finansal piyasalardaki belirsizlik nedeniyle altının nihai olarak güvenli liman alımlarını çekmesini bekliyorlar. Altın uluslararası piyasalarda 870 dolara geriledi. Bu arada petrol ise 87.50 dolar seviyesine indi.
 
'Etkilenmeme lüksümüz yok'
 
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, işin sadece Amerikan ekonomisindeki durgunlukla kalmayacağını belirterek, "Çin'in en büyük bankalarından birinde de mortgage kredilerinden dolayı büyük bir zararın olduğunun ortaya çıkması etkilerinin devam edeceğini gösteriyor" dedi. Özen şöyle konuştu:
"Avrupa bankalarındaki hasarların ne kadar olduğunun açığa çıkması önemli. Aksi takdirde belirsizlik devam edecek. Amerika ve Avrupa kamu otoritelerinin faizleri düşürme ve likidite sağlamada daha sert müdahaleler yapması gerekiyor.
Global piyasalara entegre olmuş bir ülkeyiz, etkilenmeme lüksümüz yok. Cari açık sorunumuz var. Bu nedenle hükümetin sıkı maliye politikalarına devam etmesi lazım."
 
'Panik satışı var'
 
Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Kılıç, borsada panik satışları olduğunu, aslında rasyonel olarak bakıldığında özellikle Türkiye'deki piyasada bu kadar değer düşüşünü gerektirecek bir neden gözükmediğini kaydetti. Kılıç, "Herhalde bir müddet sonra insanlar daha rasyonel düşündüğünde bu sert inişin düzeltmesi gelecektir" dedi.
Krea Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Kodal, 2008'in biraz durgun, dönem dönem sıkıntılı olabileceğini ancak 2009 ve sonrasını olumlu gördüklerini bildirdi.
 
Merkez polemiğine devam
 
Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası'nın (MB) ardından BDDK ve SPK'nın da İstanbul'a taşınacağı mesajı verdi. Erdoğan, "Bankaların idare merkezleri İstanbul'da, borsa orada, finans sektöründe faaliyet gösteren uluslararası ve ulusal şirketler orada. Bütün bunların uluslararası camiadaki temsilcileri de orada. Merkez Bankası'nın, kamu bankalarının, SPK ve BDDK'nın da orada faaliyet göstermesinden daha tabii ne olabilir?" dedi.
Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Almanya. Başkenti Berlin, ama Merkez Bankası Frankfurt'ta. Neden? Çünkü finansal merkez Frankfurt. Avustralya'nın başkenti Canberra, Merkez Bankası Sydney'de. Çünkü finansal merkez Sydney. Merkez Bankamız'ın da İstanbul'a taşınması kararlarının etkinliği açısından son derece yerinde bir karardır, yerinde bir tercihtir."
 
Baykal'dan yanıt
CHP lideri Deniz Baykal, MB'nin İstanbul'a taşınmasında ısrar eden ve Avustralya örneği veren Başbakan Erdoğan'a, "Avustralya'daki başkent ile Türkiye'deki başkent farklı, orada federal devlet var. Avustralya gibi federal değiliz. Türkiye üniter bir devlet. En azından Tayyip Bey'e teslim edilene kadar öyleydi" yanıtını verdi.
 
urgunluk endişesi yayılıyor, borsalar satışta
Borsalar haftaya durgunluk endişelerinin derinleşmesinin etkisiyle başladı. Asya ve Avrupa borsalarındaki sert satışlar İMKB'yi de etkiledi. Endeks, yüzde 4 değer kaybetti. Dolar 1.1919'a çıktı. Gözler FED'de
Ayfer Yıldız
 
ABD'nin durgunluğa gireceği endişesi diğer ülkelere de yayılmış durumda. ABD'den sonra ilk etkilenecek ülkelerin Japonya, İngiltere, İspanya ve Singapur olduğu belirtiliyor. Bloomberg'de yer alan bir değerlendirmeye göre, 2007 yılı beklenen global büyüme oranı yüzde 4.7'den yüzde 3'e gerilemiş durumda. Bu nedenle, dün Asya borsalarından sonra Avrupa borsalarında sert satışlar görüldü.
Yurtdışı piyasalara göre yönünü belirleyen İMKB'de dün yüzde 3.94 oranında değer kaybıyla 43 bin 706 puandan günü tamamladı. İMKB'de işlem gören şirketlerin piyasa değeri 10.4 milyar YTL azaldı. Uzmanlar, ABD'ye yönelik bir iyimserlik piyasaya hâkim olmadan borsaların toparlanmasını beklememek gerektiğine dikkat çektiler.
 
Büyüme rakamları bekleniyor
ABD'den her gün piyasaların moralini bozacak bir açıklamada geliyor. Dün de ABD'de yeni konut satışları beklentilerin altında geldi. Piyasalar, şu anda FED'in 29-30 Ocak tarihlerinde yapacağı toplantıdan çıkacak açıklamalara ve ABD'nin büyüme rakamlarına odaklanmış durumda. Uzmanlar bu nedenle, "Bu hafta bir dönüm noktası" yorumunda bulundular.
Geçen hafta 75 baz puan faiz indiren FED'in bu hafta yarım puanlık yeni bir faiz indirimi kararı alması bekleniyor. Ancak uzmanların dikkat çektiği bir diğer nokta da, faiz indirimi beklentisi satın alındığı, finansal kuruluşlardan gelen zarar açıklamalarının piyasaların yönünü belirlediği yönünde.
 
Dolar 1.1920 YTL
Bankalararası piyasada cuma günü 1.1818 YTL seviyesinden kapanan dolar, dün 1.1919 YTL'den kapandı. Gelen haberlere göre iniş çıkışlar yaşayan borsaların yanı sıra dolardaki hareketliliğin önümüzdeki günlerde de devam etmesi bekleniyor. Bu arada yen dolar karşısında değer kazanarak 106.24 oldu.
 
 
 
Analist, şirketin uyarısını dinlememiş
 
EKONOMİ SERVİSİ
ABD'nin önde gelen subprime mortgage analist şirketi Clayton Holdings, dokunulmazlık taahhüdü karşılığında, elindeki bütün raporları savcılığa vermeyi kabul etti. Clayton Holdings'in 2005 yılı tarihli raporlarında yatırım bankaları ve finans kuruluşlarına gönderdiği analiz raporlarında, yüksek riskli (subprime) mortgage anlaşmaları ve yatırımların kalitesi konusunda bu kuruluşları uyardığı ortaya çıktı.
Clayton Holdings, soruşturmayı sürdüren New York Eyaleti Savcılığı'nın talebi üzerine, 'dokunulmazlık' karşlığında elindeki raporları teslim etmeyi kabul etti. Soruşturma 26 büyük finans şirketini ilgilendiriyor.
Clayton Holdings'in savcılara, mortgage kredilerinde banka ve finans şirketlerinin kredi standartlarında ciddi bir gerileme olduğu konusunda müşterilerini daha 2005 yılında uyardığı bilgisini de verdi.
Bu arada "Countrywide'ın piyasayı yanıltıcı açıklamalarına göz yumdukları" gerekçesi ile Goldman Sachs, Citigroup, JP Morgan gibi toplam 23 finans kuruluşuna dava açıldı.
 
İndirim beklentisi güçlendi, ABD yükseldi
 
Asya borsaları, dün ABD'den sonra Japonya ve Singapur'un da resesyona gireceği tedirginliğiyle değer kaybetti.
Avrupa borsaları ise Euro Bölgesi'nde finansal olmayan kurumlara verilen borçlardaki büyüme oranının yüzde 14.4'le 1999'dan bu yana en yüksek düzeye ulaştığı haberi ve bankaların zarar açıklamalarıyla sarsıldı, daha sonra kayıplarının bir kısmını telafi etti. ABD'de yeni konut satışlarının yüzde 26.6 ile son 16 yılın en düşük seviyede olduğu açıklamasıyla Dow Jones düşüşle açıldı. Daha sonra FED'in yarım puanlık faiz indirimi yapacağı beklentisinin güçlenmesiyle toparlanan Dow Jones yüzde 1.45 değer kazanarak kapandı.
 
Borsa adı          Yüzde
Nikkei   -4.00
Hong Kong        -4.25
Tayvan -3.28
Singapur           -3.75
Şangay -7.2
Kore     -3.9
İngiltere -1.36
Almanya           0.03
Fransa -0.63
İspanya -0.87
Norveç -2.72
Yunanistan       -1.65
Rusya   -4.10
İsveç     -1.31
 
 
Asya'daki değer kaybı %7'yi buldu
 
Halka arzlar ertelendi
Borsalarda yılbaşından bu yana yaşanan değer kaybı nedeniyle, dünya genelinde 24 şirket bu ay gerçekleştirmeyi planladığı halka arzı erteledi.
Bu oranın son 10 yıl içindeki en büyük boyutlu halka arz ertelemesi olduğu ifade ediliyor. Bu yıl şu ana kadar 50 şirketin halka arzından 7 milyar dolar elde edildi. Geçen yıl aynı dönemde 43 halka arzda 2.1 milyar dolarlık gelir elde edilmişti.
 
Paulson: ABD Senatosu teşvik paketini hemen onaylanmalı
 
EKONOMİ SERVİSİ
ABD Hazine Bakanı Henry Paulson yaptığı açıklamada, ABD Senatosu'nun ekonomiyi desteklemek için hazırlanan 150 milyar dolarlık paketi gecikmeden onaylaması, ancak pakete yeni teşviklerin dahil edilmesi çağrılarına direnmesi gerektiğini söyledi.
Paulson CNN televizyonunda yayımlanan söyleşide, Senato üyelerinin, Kongre'deki iki partinin de desteklediği ve 'titizlikle biçimlendirilmiş' teşvik paketini riske sokacak konuları gündeme getirmeyeceklerine ve önlemlerin uygulanmasını geciktirmeyeceklerine inandığını söyledi.
ABD'nin Cumhuriyetçi Başkanı George W. Bush ve Demokratların ağırlıkta olduğu Temsilciler Meclisi geçen hafta vergi iadeleri ve iş yatırımlarında vergi kolaylıkları gibi önlemler içeren bir paket hazırladılar.
Paulson, ekonominin 'iniş ve çıkışları' olacağını söyledi ancak geçmişe oranla daha yavaşlamış olsa da, ekonomide büyüme beklediğini ve güçlü doların ülkenin çıkarına olduğunu belirtti. Paulson, "Büyümeye devam edeceğimizi ve aynı zamanda doların bu temel göstergeleri yansıtacağını düşünüyorum" dedi.
 
 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol